Haberde Bursa

BELEDİYE OTOBÜSÜNDE

28.05.2022
363

İki yıllık Covid-19 hapsinde her yere araba ile gitmekten iki aşımı olunca kurtuldum. Dün belediye otobüsü ile Uludağ Elektrik’e ödenmemiş elektrik borcumu ödemeye gittim.

Bu sorunlu süreçten sonra halkımın ruh halini, ne yiyip ne içtiğini, neler konuştuğunu, neler giydiğini görmek istedim. Otobüse bindim cam kenarına oturdum. Yanıma yirmi yaşlarında bir genç oturdu. Cep telefonu ile konuşmaya başladı. Öyle yavaş sesle konuşuyorduki, yanında olduğum halde tek kelime anlamadım. Biraz sonra benim telefonum çaldı. Arayan, yıllar önce aynı okulda çalıştığım Kaya Bey’di. Maskenin ağzımı kapatmış olduğunu düşünerek biraz sesimi yükselttim. Hal hatır sormak için aramış. Yazılarımı severek okuyormuş. O sırada yanımda oturan genç indi. “Kaya Bey, sesini duyduğuma çok sevindim. Facebook’ta paylaştığın torununa maşallah!Güler yüzlü oluşu dedesine çekmiş” dedim,vedalaştım. Yanıma ben yaşlarda zayıf bir adam oturdu.

“Selamünaleyküm. Benim adım Olcay. Sizin adınız ne?” diye sordu. “Ahmet” dedim. Yaşlı adamın adı da hayli ilginç geldi.“Bu yaştaki adama hiç olmamış. Örneğin torunu: “Olcay dede” dese olur mu? Dede dediğin adamın adı; Ahmet, Mehmet, Ali falan olmalı değil mi ama? Bundan sonra böyle adı olan dedelere alışacağız artık” düşünceleri zihnimden geçerken Olcay:

“Ne mübarek adın varmış” dedi(adıma heveslenene de ilkkez rastladım).

“Sizin adınız da güzelmiş”dedim adama gülümseyerek.Rahatsız bir yüz ifadesiyle:

“Babam koymuş işte. Telefonda arkadaşınızla konuşmanızı dinledim. Ne güzel “maşallah” dediniz”dedi.

Sözlerim arasından “maşallah” deyişimi sevmesi seçici biri olduğunu gösteriyordu.

“Maşallah deyişine maşallah!” dedikten sonra adam başladı Arapça bir şeyler okumaya. Önüme bakarak huşu içinde dinledim hiçbir kelimesini anlamadan. Arapça duası bitince; “şimdi arkadaş, bu duayı bir adam bir yerde otururken okusa, yerinden kalkıp gitse, onun kalktığı yere sen otursan; Allah, artık senin her işini yoluna koyar, hiçbir zorluk ve darlık çekmezsin. Ayrıca, öbür dünyanı da garantilersin. Bu okuduğum duayı ezberle her oturduğun koltukta, kanepede oku. Bak nasıl faydasını göreceksin.” dedi.

“Ne güzelmiş!” dedim devam ettim: “Hiçbir şey yapmadan, çalışmadan, emek harcamadan, oturduğum yerden her işim yoluna giriyormuş. Gerçi bana değil de benim yerime oturana faydası oluyor gibi geldi bana ama yine de güzelmiş. Siz benim yanımdan kalkan adamın o duayı okuduğunu düşünerek mi yanıma oturdunuz?”

“Evet” dedi. Adamın, o duayı okuduğunu varsayarak işlerinin yolunda gideceğini düşünüyordu.

“Pekiyi. Ben evde hanıma bu duayı öğretsem okuyup bitirdikten sonra koltuktan kalksa ben yerine otursam bahsettiğin güzellikler beni bulur mu?” dedim ciddi ciddi.

Seni gidi beleşçi der gibi yüzüme bakarak:“Öyle olmaz. Yabancı olacak.” dedi.

“Bana bu duayı öğretip,beni takip ederek kalktığım koltuğa oturmayı mı amaçlıyorsun?”dedim.

“Evet” dedi. Açık sözlü adamın zayıf yüzüne doğru garip garip bakmışım.

Olcay: “Ne o yoksa aklımı kaçırdığımı mı düşünüyorsun?” (Yazmam da olduğu gibi bakışlarımda içten olup, beni ele vermişti)

“Estağfurullah!” dedim. (Hep Türkçe yazıp, konuşmaya gayret ederim. Adamın etkisinde kalarak yabancı sözcükler etmeye başladım. “Rica ederim bayım” derdim böylesi durumlarda)

“O zaman bu duayı tüm Müslüman ülke insanlarına öğretelim de şu perişanlıktan kurtulsun zavallılar. Örneğin: Afganistan’dan, Suriye’den gelenler öğrense, uygulasaydı ülkemize gelmezlerdi. Kendi yurtlarında mutlu, mesut yaşarlardı.” dedim.

“Keşke öğrenebilseler de felaha erseler.” dedi. İneceğim durağa yaklaşınca, “iyi günler” diyerekotobüsten indim.

Benimle inen başka bir adam: “Senin yanındaki adam kafayı yemiş. Bir dua ile her işinin yoluna gireceğini düşünüyor.Çalışmak hiç aklından geçmiyor. İşte geri kalışımızın en önemli nedeni budur bence” dedi.Yorum yapmadım. Ona da “İyi günler” dileyerek ayrıldım. Tüm otobüs bizim konuşmaları dinlemiş demek ki?

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği söz geldi aklıma; “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”

ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>