Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; COŞKUN ŞAHİNER’LE BULUŞMA-1

13.04.2024
28
Ahmet Koçak yazdı; COŞKUN ŞAHİNER’LE BULUŞMA-1

Köşe yazarımız Ahmet koçak makalesinde;

Coşkun Bey’le yirmi üç yıl önce Cidde Uluslararası Türk Okulu’nda son yılımda birlikte çalıştık. Ben yirminci yılımı çalışırken o, ya altı ya yedi yıllık genç bir öğretmendi. Gümüşhane İli Torul ilçesinin köyünden olması, ilk görev yaptığım köye yakın bir köyden olması ona kendimi yakın hissetmeme neden olmuştu. İlk görev yerimdi o zaman Torul’a bağlı Kürtün nahiyesi.

2001 yılında yurt dışı görevimden dönüş yaptım. Aynı kentte yaşamamıza rağmen o zamandan beri hiçbir görüşmemiz olmadı. O, beş yılını tamamlayıp Bursa’ya dönmüş. Bir arsa alarak kendisine müstakil bir ev yapmış Esentepe Mahallesi’nde. Otuzuncu yılını çalışan genç (bana göre), başarılı; uzun yıllar okul müdürü ve şimdilerde başarılı bir sınıf öğretmeni olarak görevine devam eden Coşkun Beyle Bursa Öğretmenevi’nde buluşmak üzere sözleştik. Benden önce gitmiş. Güneş gözlüğü saçlarında takılı, yakışıklı, güler yüzünü görür görmez tanıdım. O da beni tanıdı tabii. Demek ki fazla bir değişiklik olmamış bende diye sevindim. Beni görünce ayağa kalkıp karşıladı. Ağabey kardeş karşılaşması gibi birbirimiz sevgiyle kucakladık. Ben uzun yıllar görüşmemeyi, yıllar sonra karşılaşma seremonisini çok seviyorum.

Gelirken Google’a adlarımızı yazdım bakalım hangimiz daha ünlüyüz diye. Siz, benden daha ünlü çıktınız” diye takıldım. Zira çok başarılı bir okul müdürü olduğunu biliyordum.

Coşkun Beyin Cidde’ye gidişi biraz olaylı olmuş. Onlara da bizim gibi ÖSYM sınav yapmış. Daha önceki yıllarda sınavları bakanlık yapar, genelde sağcı öğretmenleri yurt dışı görevine gönderirlerdi. Şimdi bilmem ne seviyesinde yabancı dil bilenleri gönderiyorlar, hatta yabancı dil seviyesi iyi olanları ikinci kez gönderiyorlarmış.

Mülakat sınavından sonra Cidde’ye gideceksin demiş, bakanlık yetkilileri. Yabancı dil kursuna almamışlar onları bizim gibi. Cidde’ye gideceğini düşünürken bakanlıktan Medine’ye gideceksin demişler bu sefer. Coşkun Bey itiraz etmiş. Cidde kadrosu dolu gönderemeyiz, demişler. Yanlışlığın düzeltilmesini talep edip beklemeye başlamış. Diğer öğretmenler gidip görevlerine çoktan başlamışlar. Tek Coşkun Bey kalmış. Kasım ayında sorun çözülmüş ve uçağa binebilmiş.

Nedeni ise Coşkun beyin yerine Medine’ye gidecek öğretmeni yanlışlıkla Cidde’ye göndermişler. Büyükelçilik kanalıyla Cidde’deki öğretmen Medine’ye kendi görev yerine görevlendirilince gidebilmiş. (Ah şu bizim bakanlık! Benim de başıma çok işler açmıştı.)

Coşkun Bey’e;

“Başkonsolos bey çok Atatürkçü biriydi. Bilirsiniz. Biz öğretmenlerin Atatürkçülük konularını iyi anlatamadığımızı düşünmüş olmalı ki öğrencileri ve bizi bir salona toplar Atatürk devrimlerini anlatırdı. 23 Nisan bayramından bir gün önce okul müdürü:

Ahmet Bey üç öğrencinizle Başkonsolos beyi ziyarete siz gidin” dedi. Ertesi gün Başkonsolosun odasına gittik. Bizi çok iyi karşıladı. Makam odasına aldı. İçeri bir girdim ki tüm duvarlar, köşeler çerçeveli Atatürk resimleriyle dolu. Çikolatalar ikram etti. Erkek öğrencimi makam koltuğuna oturttu.

Şimdi sen başkonsolossun. Zile bas ne emir veriyorsan ver. Kimi çağırırsan çağır ve talimatlar ver. Sen başkonsolossun” dedi. Ben söz istedim minik başkonsolostan;

Sayın başkonsolosum, siz, biz öğretmenlerin Atatürkçülüğü iyi öğretmeyeceğimiz endişesi taşıyor o nedenle öğrencileri ve öğretmenleri salona toplayıp Atatürkçülük anlatıyorsunuz. Bundan bir rahatsızlığımız yok ancak size Atatürk’ü anlatan ve sevdiren de biz öğretmenler değil miyiz? Biz her seviyede ilk, orta ve lise seviyesinde Atatürk’ü, Atatürk Devrimlerini çok iyi anlatıyoruz. Bizler cumhuriyet öğretmenleriyiz. İçiniz rahat etsin.” dedim Öğrencim şaşırdı, ne diyeceğiniz bilemedi. Başkonsolos konuk koltuğunda olanı biteni dinliyor. Öğrencime işaret ettim zile bastı. Ona tembih ettiğim talimatları verdi. Okul için isteklerimizi tembihlediğim şekilde yetkililere bildirdi.” diye anlattım. Coşkun Bey:

Ne günlerdi? Ben ilginç bir olay yaşadım. Benim ilkokul öğretmenim Mevlüt Koçyiğit’le çalışmışsınız. Ben gelmeden önce beş yılını doldurup yurda dönmüş. Mevlüt öğretmen beni ilkokulda okutmuştu. Gitmeseydi öğretmen öğrenci aynı okulda çalışacaktık” dedi. Ben de Mevlüt Beyle bir anımı anlattım:

“Öğretmeniniz ile de bir yıl çalıştım. Kayseri Eğitim Enstitüsü mezunu Mevlüt Bey, benim geldiğim yıl son senesini çalışıyordu Beş yıl sonunda elimize ne geçecek diye sordum:

“Mevlüt Bey beş yıldır burada çalışıyorsunuz. Neler yaptınız? Ne geçti elinize?”

Ahmet Bey, beş yılda neler elde ettim;  Kayseri İncesu’da yarım kalmış evimi tamamladım. Bir de sıfır araba aldım. Hanımı ücretsiz izine ayırdım. Hanımın emekli keseneklerini yatırdım.  Çalışmadı. Çocukları büyüttü. Bir de bolca yidik içtik.” demişti.”

Coşkun Bey:

“Müzik öğretmeni Akın Bey’in kalp krizi geçirerek vefat ettiğini biliyor musunuz? “ diye sordu. Benden çok genç olan Akın Beyin ölümünü duyunca çok üzüldüm. Ben dönerken verilen veda yemeğinde onunla ilgili güzel bir anıyı anlatmıştım. O anıyı tekrar anımsattım Coşkun Beye;

“Başkonsolos bey batı hayranı, daha çok Fransız Kültürü’nün etkisinde bir insandı. Konsolosluk yerleşkesinin içinde yer alan prefabrik iki katlı okulumuz yetersiz gelince Cidde’de kenar mahalleye yeni, betonarme yeni bir okul yapıldı. Oraya taşındık. Başkonsolos bey bir piyano almıştı okul için. Ben de müzik odasındaki piyanoyu çalardım zaman zaman. Akın Beye smokin giymesini söylemiş. Smokin aramızda şakalaşmalara neden olmuştu. Biz dönerken verilen veda yemeğinde anlatmıştım. Bilmem anımsıyor musunuz?”

“Uzun yıllar geçti Ahmet hocam anımsamıyorum.”

“Ben net anımsıyorum. Anlatayım;” (Devamı yarın)

ahmet.kocak16@hotmail.com

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>