Haberde Bursa

Ahmet Koçak yazdı; COŞKUN ŞAHİNER’LE BULUŞMA-2

14.04.2024
19

Köşe yazarımız Ahmet koçak makalesinde;

“Bilgisayar öğretmeni Adanalı Mustafa Necati Bey, Müzik öğretmeni Akın Beyle aynı dönemdi ve çok yakın iki dosttular. TRT ekibinin Cidde’de çekimler yapıp gittiğini duymuştuk. Mustafa Bey Akın Beyin programına bakar; peş peşe derse gireceği iki sınıfa gider ve öğrencilere:

“Akın öğretmeniniz derse girince kendisini TRT’de izlediğinizi, programda saz çalıp türkü söylediğini söyleyin” diye tembih eder.

Akın Bey ilk sınıfa girdiğinde öğrenciler:

Hocam sizi TRT de izledik. Ne güzel saz çalıp türkü söylediniz öyle.” derler. Akın Bey:

“Yok yavrum ben TRT’ye çıkmadım.” diye yanıtlar.

Diğer sınıftaki öğrenciler aynı şeyleri söyleyince Akın Bey TRT’ye çıktığına inanmış olarak üçüncü sınıfa derse girer ve:

Çocuklar geçen akşam TRT kanalına çıktım. Saz çalıp türkü söyledim. İzlediniz mi?” diye sorar. Öğrenciler:

O programı izledik sizi göremedik hocam.” derler. Dördüncü girdiği sınıfta da onun televizyona çıkmadığını öğrenciler söyleyince kendisine bir oyun oynandığını ve kimin organize ettiğini anlar…

Akın Bey, Beled (Cidde merkezde bir mahalle) yolunun sağındaki kesim camisine Cuma namazına gitmiş, insanların kellelerinin kılıçla kesildiğini izlemişti. Birkaç hafta olayın etkisinde kalmış, uykusuzluk ve iştahsızlık yaşamıştı. Allah rahmet eylesin. İyi bir insandı.

Uzun söyleşimiz sırasında tüm öğretmen arkadaşları, yaşadığımız anıları anlattık. Coşkun Bey:

“Sadi abi Türkiye’ye dönerken götürmek üzere otomatik Honda CRV almıştı. Otomatik vitese alışık olmadığından sürmekte acemilik çekiyordu. Bir arkadaşla beni aldı. Cidde merkeze doğru yola çıktık. Toyota Corolla bir araç bizim yakınımızda seyir halindeyken korna çalıyor, önümüze geçiyor, arkamızdan selektör yapıyor; bizi rahatsız ediyordu. Derken Kırmızı ışıkta durduk. O da yanımıza durdu. Sürücüsü genç biriydi. Camı açtım Türkçe olarak:

“Yahu arkadaş senin derdin nedir? Neden bizi rahatsız ediyorsun?” diye sordum. Yeşil yandı az gittik polis çevirdi. Sadi abi:

Siz arabadan inin buralarda dolaşın. Ben gidip sorayım bizi neden durdurduğunu.” dedi biz indik. Meğer o Arap genç bizi şikâyet etmiş; “Arabama kadar geldiler, hakaret ettiler, tehdit ettiler” demiş. Arapça konuşabilen Sadi Bey polise böyle bir şey olmadığını söyleyerek zor kurtulmuştu.”

Laf lafı açarken sıra geldi rahmetli din kültürü öğretmeni Selahattin Kösek’e. Coşkun Bey ona yapılan komik bir olayı anlattı;

“Sadi abi gibi Türkiye’ye götürmek için Selahattin abi de bir Volvo araba almıştı Arabanın gümrük masraflarını öğrenmek için Türkiye’ye gitmişti. Gitmeden arabasını da tanıdığı bir Arap vatandaşın garajına çekmişti. Dönüşte bir konsolosluk personeline, bir okula bir de o Arap arkadaşına hediyelik baklava getirmişti. Arap vatandaşa götüreceği baklavayı masada gören arkadaşlar hediyelik olduğunu bilmeden baklavayı yemiş bitirmişler. Kutusunun içine de yine Türkiye’den getirdiği yufka ekmeğe yedikleri portakal, elma, muz, kabuklarını sarıp kutuyu güzelce yerleştirmiş, belli olmayacak şekilde kutuyu kapatmışlar. Bir şeyden haberi olmayan Selahattin abi garajdan arabasını alırken Arap vatandaşa teşekkür edip hediye baklavayı vermiş.

Kutuyu açan Arap içi çöp dolu dürümü ısırmış tadını pek beğenmemiş. İçinden de “Bu muymuş Türk baklavası?” diye geçirmiş olmalı. Selahattin Beye telefonda kutuyu, içindekileri, bunun ne anlama geldiğini sormuş. Hiçbir şeyden haberi olmayan Selahattin abi bir hayli mahcup olmuş tabi. Özür üstüne özür dilemiş.

Okulda başından geçen olayı anlatınca arkadaşlar baklavanın hediyelik olduğundan habersiz olduklarını, baklavayı kendi evine götüreceğini düşündükleri için kendisine şaka yapmak istediklerini söylemişler. Onlar da yaptıklarından çok rahatsız olmuş, özür dilemişler”

O olaya ben de tanık olmuştum.

Arabistan’dan Türkiye’deki fiyatın yarısı fiyata aldıkları otomobillere öyle bir gümrük vergisi konulmuş ki Türkiye’deki emsalleri ile aynı fiyata geliyormuş. Bunu öğrenince otomobilleri geri satmak zorunda kaldılar. Onların deneyimine tanık olduğum için ben de Türkiye’ye dönerken otomobil alma düşüncemden vaz geçmiştim.

İki baba bir araya gelir de çocuklar sorulmaz mı? Çocuklarını sordum:

İki oğlum da okudu meslek sahibi oldular. Büyük oğlanı geçen yıl evlendirdim. Sıra diğerinde.” dedi.

Çocuklarına başarı, sağlık, mutluluk diledim.

İki saat içten geçen söyleşimiz Coşkun Bey’e gelen telefonla sona erdi. İşi çıkmıştı ve tekrar görüşmek üzere ayrıldık.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>