Haberde Bursa

YOKLUKLAR, CİNAYETLER VE SAVAŞLARA MAHKÛM EDİLEN KADINLARIN 8 MARTINI KUTLAMAK NE KADAR ANLAMLI?

08.03.2022
454

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday; toplumda kadını yeri konusuna vurgu yaptı.

Buğday; “Bugün 8 Mart emekçi kadınlar günü çok değerli ve anlamlı bir gün sanal medya kutlamalardan geçilmiyor.
Hatta bazı kutlama videolarında vur patlasın çal oynasın modunda eğlenen, göbek atanların paylaşımları beğeni bekliyor.
Keşke gerçekten 8 Mart emekçi kadınlar gününü kutlayabilecek bir ortam olsa.
Ülkendeki kadınlar hak ettikleri değerde yaşayabilse.
Tek Adam keyfiyetinde daha çok hakları ellerinden alınan, yok sayılan ve son yıllarda canlarıyla sınanan konumda olmasalar.
Gelir adaletsizliği vicdanları sızlatmasa kadınlar yokluğa, açlığa ve evlatlarının geleceklerinin yok olmasına mahkum olmasa..
Anneler çocuklarının açlığına, eşlerinin çaresizliğine ve küçük kızlarının sapkınların seks objesi olmalarına onay veren gericilerin ve cemaatlerin çirkin dayatmalarına muhatap olmasa.
Kadınlar her gün daha kötüye giden, umutsuzluğa götürülen ve eşitsizlikle sınanan, hatta yok sayılan konuma düşürülmese bende inanarak ve mutlu olarak kutlama yapsam veya yazsam.
Oysa, kadınlar, kapitalizmin kadın emeğini ucuz emek olarak kullanmasına, mobbinge, Orta Çağ değerleriyle kuşatılıp eve hapsedilmelerine, geçim zorluklarının kadın yaşamını daha da zorlaştırmasına…
Hayatın her alanında eşitsizliğe ve kadınların ezilmesi girişimlerine karşı mücadelenin sembolü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, bu yıl da dünyanın her köşesinde farklı duygularla ve zorluklarla kutluyorlar.
Ülkemizde de kadınlar, pandeminin ve otoriter tek Adam iktidarının çıkardığı güçlükleri de aşarak, çeşitli etkinliklerle taleplerini dile getiriyorlar.
ÖZGÜR VE ÇAĞDAŞ KADINLAR İKTİDARIN ÇOK YÖNLÜ BASKI VE SALDIRILARINA KARŞI DİRENİYORLAR.
Pandeminin yükü daha çok kadınlara yıkıldı:
Pandemide “Evde kal!” sloganı etrafında sürdürülen kısıtlamalar, yasaklar, alınmayan önlemler ve hatta şiddet faillerinin cezaevlerinden salınması ev içi şiddeti körükleyip cinayetleri teşvik etti.
Aynı zamanda işyerinde artan mobbing, esnek çalışma uygulamaları, Kod-29 üstünden yapılan işten çıkarmalarda ilk kurban edilenler kadınlar oldu!
Pandemi sürecinde kadın istihdamı erkek istihdamına göre daha çok azalırken, emekçi aileleri içindeki geçim koşullarının kötüleşmesinin faturası da kadınlara çıkarıldı.
Tek adam yönetiminin, en çok rahatsız olduğu, kadınların hak eşitliği mücadelesini ezmek için gündeme aldığı, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma” uygulaması kadınlara yaşamı daha çok cehenneme çevirdi.
Çünkü Erdoğan’ın tarikat ve cemaatlerle, din üstünden siyaset yapan Orta Çağcı siyasi odaklarla ittifakını yenileyip güçlendirmek için onlara “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma garantisi” verdiği açıkça ortaya çıktı.
Böylece Tek Adam yönetimi, kadınların eşit hak talebine ve emekçi kadınların çalışma ve yaşama koşullarını iyileştirme amaçlı taleplerine laf olarak bile yer vermekten çekindiğini, kadınların taleplerine ne kadar uzak, hatta bu taleplere tamamen karşı oluğunu ilan etmiş oldu.
Evet, kadınlar gerek eşit haklar mücadelesi gerekse yakıcı bir talep olan kadına yönelik şiddete karşı mücadelede son 1 yılda; iktidarın saldırılarına karşı ülke sathında direnerek yasal hak gasplarına karşı saldırıları gerilettiler.
Ancak Tek Adam yönetiminin, kadınların “eşitlik” ve “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” başta olmak üzere acil talepleri karşısında sorunu bu talepleri kabul etme doğrultusunda adım atma yerine, kadınların mücadelesini bölerek ezmeyi esas alan bir tutum içinde olduğu artık tartışılmaz biçimde ortaya çıkmıştır:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kızlarımızın çocuk yaşta evlendirmeleri, kadınların tecavüze uğradığı kişilerle evlendirilmesi, nafaka gibi konularda yasaların erkekler lehine değiştirilmesi 8 Martın benim ülkemde kutlanmasına engeldir.
İktidarın gücünü kaybettikçe baskıların daha da artması, kadınların sosyal yaşamdan çekilerek kadın mücadelesinin yanı sıra emek mücadelesinin zayıflatılmasına sebeptir.
Ancak kadınların mücadele kararlılığı, demokratik kamuoyunda kadınların talepleri karşısında oluşan duyarlılık, işçilerin, emekçilerin ileri kesimleri içinde kadınların öne çıkma eğilimlerinin artması… kadın mücadelesi alanının tek adam yönetiminin kolay zaferlerden çok kolay hazmedemeyeceği yenilgilerin alanı olacağına işaret etmektedir.
Bu duyarlılıkla Dünya Emekçi Kadınlar Günü tüm kadınlara kutlu olsun!
8 Mart emekçiler gününü bu duygularla kutlamak isterken bir başka sosyal sorunu da anımsatmak zorundayım
Samimiyetsizliğin diz boyu olduğu, en başta kadının kurdu olduğu, destek yerine çamur atmaların, kara çalmaların, yok etmelerin olduğu ortamları gördükçe de 8 Martları kutlamak anlamını yitiriyor.
Yine eline geçirdiği makam, mevki veya dolaylı konumdan yararlanıp kadına mobing uygulayan, kadınların söz söylemesini, hak aramasını, hesap sormasını engellemek için aile boyu saldırıları ve haksız ithamları, iftiraları ve kara çalmaları gördükçe aynı siyasi yapının içinde soluk alamaz oluyoruz.
Umarım anlayanlar anlar ve ders alıp insanlaşırlar.
Tüm arzum ve dileğim yaşarken gerçek anlamda 8 Mart emekçiler gününü hak edildiği gibi kutlanacak günleri görebilmektir.
Bu koşullarda özgür ve çağdaş emeğe saygılı ve insanca yaşamanın eşir yurttaşlar olarak barış içinde anne ve kadın olmanın mücadelesini veren kadınlarımızın 8 mart emekçi kadınlar gününü kutluyorum.,
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.” dedi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>