Haberde Bursa

SOYER’E DİKKAT EDELİM VE HAKSIZLIK YAPMAYALIM.

14.07.2021
196
“Tunç Soyer, Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.” geçmiş dönem CHP Parti Meclisi Üyesi Güler Buğday izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile ilgili bir yazı kaleme aldı. Buğday; ” Kendisi; siyasetçi ve hukukçudur. CHP’nin son seçimlerde yerel yönetimlerdeki başarısı özellikle AKP elinde perişan olan ve adeta talan edilen İstanbul ve Ankara’nın kazanılmasıyla taçlanmıştı.
Bu nedenle en çok sözü edilen, öne çıkan ve Cumhurbaşkanlığı için dillendirilen başkanlar Ekrem İmamoğlu ve Mahsun Yavaş olarak dikkat çekti.
CHP’nin diğer büyük şehirlerdeki başarıları da hepimizi gururlandırdı ancak İzmir nasıl olsa sosyal demokratların kalesidir mantığı ağır bastığı için olsa gerek Başkan Tunç Soyer bu alanda öne çıkan bir isim olmadı.
Oysa son derece çalışkan.
Mütevazı ve gerçekten İzmir’de çok köklü ve önemli çalışmalara imza atarak aslında Millet İttifakının ortak adayı olması gereken bir isim.
Kısa kısa başkanın çalışmalarına ve yaşama bakış açısına örnekler verecek olursak şu açıklamalarına dikkat etmeliyiz:
“İzmir’i ve Körfez’i tüm güzelliğiyle hissedebilmek artık lüks olmamalı.
Geleceğe temiz bir doğa bırakmak için başladığımız bu serüvene gelin birlikte çıkalım.
Yıllardır birçok sebeple kirlenen Körfez’imizin temizlenmesi için geçmiş başkan ve yöneticilerimiz samimiyetle mücadele etti.
Biz de süreci hızlandırıp yüzülebilir Körfez hedefine çok kısa sürede ulaşmak, Güzelbahçe’deki mavi bayrağı iç körfezin her noktasına taşımak istiyoruz.”
Özellikle Marmara denizinin çöplüğe çevrilip ölümünü seyrettiğimiz günümüzde bu anlayışı çok önemsedim.
Çünkü;
İstanbul, Adalar, Tekirdağ, Çınarcık, Bursa, Erdek, körfezler, kıyılar ve daha da ciddisi denizin derinleri… Tüm Marmara Denizi Kasım ayından bu yana yoğun olarak deniz salyası olarak nitelenen ‘müsilajın’ etkisi altında kalarak herkesi endişeye sevk etti.
Başkan Tunç Soyer’in açıklamaları bu nedenle çok önemli:
“Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin görev ve hizmet alanındaki hiçbir bölgeden Körfez’e atıksu deşarjı yapılmamaktadır.
Bu ne demek? İleri biyolojik arıtma tesisimizden çıkan suyun kalitesi o kadar iyi ki Körfez’le bağlantı noktasında flamingolar yüzüyor”.
Sevgili dostlar Sayın Tunç Soyer’i sadece bu anlayışından dolayı bile kutlamak ve ülkemin her alanında bu çalışmayı görmek isterdim.
Başkan Tunç Soyer açıklamalarını şöyle sürdürmüş:
“Yapımı süren ve planlanan projelerle birlikte kentteki atık su arıtma tesislerinin sayısını 2024 yılı sonuna kadar 68’den 93’e çıkaracağız.
Hedefimiz arıtmada Avrupa’da birinci olmak.
Yine Körfez’imizin kirlenme sebeplerinden biri kentsel atıkların ve kanalizasyon sisteminin aşırı yağış kaynaklı taşması ve Körfez’e karışmasıdır.
Bunu önlemek adına yağmur suyu hattı ayrıştırma çalışmaları yapıyoruz. Hedefimiz sel yaşanmayan güçlü bir altyapı oluşturmak.
Bu kapsamda Bornova’da 30 km, Buca’da ilk etapta 15 kilometre, Gültepe’de 17 kilometre yağmur suyu hattının ihalesi yapıldı, imalatlarına başlandı”
Her şey sizin için. İzmir için.”
Başkan Tunç Soyer’i gerçekten gönülden kutluyoruz.
“Şimdi ise sıra, Körfez’in en büyük kirlilik kaynaklarından birine geldi. Gediz Nehri.
Kaynağından içme suyu olarak başlayan Gediz Nehri, Kütahya’dan İzmir’imize ulaşana kadar yerleşimler, sanayi bölgeleri, elektrik üretim santralleri, çöplükler ve yanlış tarım uygulamaları sebebiyle inanılmaz şekilde kirleniyor.
Bu durum sadece Körfez’imizi kirletmekle kalmıyor. Gediz’in taşıdığı zehirli kimyasallar, yer altı su kaynaklarına karışıyor, kirli suyla yapılan tarım faaliyetiyle de sağlığımızı tehdit ediyor.
“Gediz’in kirliliğinden size ne?” diyenler olabilir. Halkımızın sağlığını ve Körfez’imizi tehdit etmesine seyirci kalmaya vicdanım razı değil.
Gediz Nehri’nin Ergene, İzmir Körfezi’nin Marmara olmaması için yola çıkıyoruz.
Hedefimiz; temiz Gediz, temiz Körfez, temiz İzmir.”
Tunç Soyer yaşamsal konularda ve alanlarda çok önemli çalışmalar yapıyor.
Bunların başında da ülkedeki pandemi sürecinde en önemli ihtiyaç olan Tarımsal üretimler ve sağlıklı gıdaya ulaşma konusu olmuştu.
Tunç Soyer’in bu alandaki en büyük destekçisi eşi Neptün Soyer olmuştur.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi, İzmir Köy-Koop’un ilk kadın Başkanı Neptün Soyer, çalışkanlığı ve üretkenliğiyle harika projelere imza atıyor.
Bu konuda adeta başkan ve eşi başarı öyküleri yazdılar.
“Tarımda Kadının Adı Var, Emeği Var, Sözü de Olacak!” diyen Neptün Soyer bu alanda oldukça önemli işlere imza atmıştır.|
Neptün Soyer, İzmir tarımsal kalkınma kooperatifler başkanıdır. Bu kooperatif yapısı kırsalda yaşayan ve tarımla uğraşan hem kadın hem erkeğin bir arada olduğu bir yapıdır.
Bu kooperatif anlayışı ile tarımın önemi kadar tarımla uğraşanların ülkedeki önemini ve kendilerinin de kalkınmasını amaçlamaktadır.
Bu kooperatifleşme ve birlikten güç alarak; ülkenin kalkınmasından tarımla ve üretimle alınacak payı belirlemektir.
Neptün Soyer:
Kendisi hem anne, hem öğretmen, hem kooperatifler birliği başkanı, hem belediye başkanı eşi ve önemlisi de çağdaş bir kadındır.
Neptün Soyer, tek başına başarının mümkün olamayacağını ve bu tarımsal örgütlenmede önemli olanın; selam vermek, el ele vermek ve örgütlenmek olduğunu anlatıyor.
Kendisi bu alanda çok çalışan, akıllı, özverili ve gerçek bir yurtsever ve bir o kadarda çağdaş bir kadın.
Tunç Soyer ve eşi Neptün Soyer’in dayanışmasının ülkemiz için bir kazanç olduğuna böylece bizlerde tanıklık ediyoruz.
Ayrıca Anadolu topraklarındaki Ahilik zamanından bugüne dek uygulanan imeceye dikkat çekerek birlik ve bütünlüğümüzün önemini de anlatmış oluyorlar.
Bir örnek verecek olursak Neptün Soyer’in anlatımıyla;
Sığacık’ta üretici pazarını kuranlardanım. O Sığacık’a sihirli bir değnekti aslında. Pazarın tezgahlarını kurmadan önce, kapı kapı dolaştık ve yerel halka ne olduğunu anlattık.
Orasının, o tezgahların, hayatlarını nasıl değiştireceğini, birçok insan için ne kadar özel, farklı, merak edilen ve paylaşılmak istenen hayatlarının olduğunu ifade ettik.
Kapılarını açıp herkesle bunu paylaşırlarsa hem sosyal hem de ekonomik olarak ne kadar güçlenebileceklerinden bahsettik.
Kadınlarla başlamıştık ama önemli olan ve arzu ettiğimiz evin içindeki erkeğiyle, çocuğuyla, anneannesiyle, babaannesiyle, hepsinin bu işe sahip çıkıp bir kalkınma modeli haline gelmesiydi.
Neptün Soyer’in her alandaki ama özelliklede bu alandaki çalışmalarını sayın başkanın çalışmaları kadar önemsiyor ve gerçek bir rol model olarak görüyorum.
Kendisine sorulan bir soruya verdiği şu yanıtı önemsiyorum:
“Kadına, çocuğa, doğaya, insana ait proje olmaz mı… Mesela pandemide okul öncesi eğitimi için bir kooperatifçilik, tarım müfredatı hazırladık.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce Seferihisar Belediyesi’nin çalışmalarından olan Can Yücel Tohum Merkezi’nin bulunduğu İzmir Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’ndaki mutfağında; Aşçılar Federasyonu ile ‘Yerliyse Yeriz’ protokolü yapıldı.
Köy köy dolaşıyoruz. Yerel pazarlara gidiyoruz.
Yerelin, ata tohumunun önemini anlatıyoruz.
Mutfakta tarhana çorbamızı, kestane kebabımızı, oranın insanları ile paylaşıyoruz. Tabi bilhassa çocuklar ve kadınlarla.
İklim krizi ile ilgili, tohum, su havzalarının çalışılması, ürün deseni, köylülerin eğitilmesi ile ilgili bazı projelerimiz var. Hem Bakırçay Havzası’nda hem Küçük Menderes ve Yarımada bütün İzmir’i kapsayan…
Yıllardır Neptün Soyer gibi benimde savunduğum bir tezdir:
“Sadece erkeklerin egemen olduğu kooperatif ortaklılarında, yönetim kurullarında eşitlik ve eşit temsiliyetten yana olmak.
Kadın da, erkek de tarlada çalıştıktan sonra, kooperatif kurullarındaki o masalarda karar mekanizmalarında beraber çalışırlarsa tarımın yolculuğu çok daha güçlü ve sağlam olacaktır.
Neptün soyer her alanda haklarını bilen ve eşit yurttaş kimliğine önem veren ve özellikle artsan kafına şiddete karşı duyarlı olan bir kadındır:
Bu konuda da şunları söylüyor:
“Tabi kadına şiddetle mücadele ederken bunun ortadan kalkması için daha çok söylemleri artırmak, daha çok haklarımızı bildirmek isterken, bir yandan da şu son 1 yıldır İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması daha da büyük yara oldu bizim için.
İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan, sözleşmenin imzalandığı bir ülkede olmak çok önemliydi. İstanbul Sözleşmesi’nin birçok maddesi var ama 4 temel ilkesi var;
önlemek, korumak, suçların kovuşturulması ve suçluların cezalandırılması ile mücadeleyi bütüncül, eş güdümlü ve etkili politikalar geliştiriyor.
Dediğim gibi burada hepimize görevler düşüyor.
Tarımda ben, siyasette Tunç, basında Aynur, pazarda Songül, bakkalda Ahmet, otobüste Ferit, trende Zeynep… Toplumun her kesimi; Ankara’da karar mekanizmalarında olan siyasiler, kamu görevlileri… Hepimizin üzerimize düşen ne varsa, bu toplumun diğer eksik olan yarısı için çalışmalıyız ki tamamlanalım.
Sayın Neptün Soyer’e ben şahsım adına tanışmasamda saygı ve sevgi duyduğumu buradan yazarak belirtmek isterim.
Her zaman derim bazı kadınlar çoğunlukla da erkekler doğru eş seçmişlerse çok şanslılardır.
Şimdide sayın Tunç Soyer’in İzmir için yaptıklarına bir göz atalım:
31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde yüzde 58’in üzerindeki oy oranıyla tarihi bir başarı elde eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, görevdeki ilk 550 gününün değerlendirmesini kentin farklı kesimlerinden temsilcilerin davet edildiği bir toplantıyla Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yaptı:
“Başka bir hayat mümkün” diyerek çıktıkları yolda kararlılıkla yürüdüklerini belirten Soyer, 2026 yılındaki Botanik Exposu’nun İzmir’de yapılacağının müjdesini de verdi.
Soyer, “Biz aslında birlikte İzmiriz. Barış içinde bir arada yaşamanın yollarını hep birlikte bulacağız. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız.
Göreceksiniz yapacağız, çünkü bu bizim ortak kaderimiz. Biz buna muktediriz” dedi.
Tunç Soyer, AKP ve Tek Adam dikta anlayışının ülkede gittikçe yok saydığı ve yozlaştırdığı kurumlara da dikkat çekerek şöyle konuştu:
“İzmir’de bir kent koalisyonu kuracağız ve herkesi dinleyeceğiz demiştik. Bu vaadimizi yerine getirirken, İzmir’deki sivil toplum kuruluşlarıyla ve meslek odalarıyla düzenli toplantılar yapıyoruz.
Her kesimin taleplerini dinleyerek politikalar üretiyoruz.
Merkeze uzak mahallelerimize gidip muhtarlarla toplantılar düzenliyoruz.
Seçimlerde vaat ettiğimiz gibi, Seyyar Makam aracıyla Belediye bürokratlarımızla birlikte özellikle arka mahallelere gidiyoruz.
Muhtarlara ve vatandaşa dokunma imkânı buluyoruz, talepleri yerinde dinleyip sorunları hızla çözmek için hemen belediye ekiplerimizi yönlendiriyoruz.”
Başkan haklı olarak İzmir’i örneklemiş oysa aynı mantık ve anlayışla ülkemizin tüm bölgeleri kalkınabilir.
“İZMİR’DE BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN”
Başkan Tunç Soyer, geride kalan 550 günlük sürede İzmir tarımını çeşitlendirmek ve ürünlerin satışını desteklemek için birçok adım attıklarını belirterek şunları kaydetti:
“Köylerin mahalle statüsüne geçmesiyle, Türkiye tarımı toplumun hiçbir kesiminin inkar edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü, örselendi.
Biz, hem bu büyük adaletsizliğe son vermek, hem de İzmir ekonomisine güç kazandırmak için başka bir tarım mümkün diyoruz.”
Başka Bir Tarım Mümkün vizyonunun, dört temel ilkeye dayandığını belirten Başkan Soyer, şöyle konuştu:
“Birincisi yerli tohuma ve yerli hayvan ırklarına sahip çıkmak.
İkinci ilkemiz, ürünlerimizi işlemek ve katma değerini yükseltmek, markalaştırmak.
Üçüncüsü bir araya gelerek güçlenmek, yani kooperatifleşmek.
Çünkü küçük üreticinin hayatta kalabilmesi için bir araya gelmesi ve haklarını birlikte savunması şart.
Son konumuz ise ürünü, ulusal ve uluslararası piyasada pazarlamak. Bu noktada Belediye şirketimiz İZFAŞ, yaşamsal bir önem taşıyor.
Markalaşma, e-ticaret ve ihracat konularında tecrübesi olmayan küçük üreticilerimizi, fuarlarımız ile dünyaya açıyoruz.”
Helal olsun Başkan Tunç Soyer size, sürekli sorun dinleyen ve sorun anlatan anlayışlardan bıktık usandık ve kanıksadık.
Çare sadece il il dolaşıp sorun dilemekle olmuyor mutlaka güven vermeli ve çözüm üretilmelidir.
Özellikle inanılır olmak, güven vermek ve halkın CHP ve kadrolarına inanmasını sağlamak önemlidir
Başkan Tunç Soyer,
“Yaşayan Parklar adını verdiğimiz çok özel 35 parkı, şehrin çeperindeki Meles Vadisi, Gediz Deltası, Yamanlar Dağı ve Yarımada’da Olivelo Alanı’ndan başlamak üzere tüm il geneline yayıyoruz.
Yeni stratejik planla yeşil altyapıyı, yeşil alanların artırılmasını, en temel altyapı önceliklerinden biri kabul ettiklerini dile getiren Soyer, “Bu doğrultuda, İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını iki kat arttırmak; 16 metrekareden 30 metrekareye çıkarmak için tüm teknik çalışmaları tamamladık.”
Ben gerçekten etkilendim ve bu anlayışta olan bu iki güzel ve duyarlı insan ülkeyi yönetseler işler ne çabuk düzelir ve ülke huzura kavuşur diye düşündüm.
Başkan Soyer, Bornova Gökdere’de sokak hayvanları için Avrupa standartlarında rehabilitasyon ve sahiplendirme merkezinin temelini attıklarını duyurdu.
Hayvanlarla ilişkiye girilebileceğini düşünen ve bunu yasalaştırmak isteyen gereksizlere ders olsun isterim.
Beni en çok etkileyen ve mutlaka çözülmesini istediğim ve her zaman her koşulda barışı önemsediğim için bu konuyu da aktarmak istedim…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, her türlü ayrımcılık ve nefret söylemiyle mücadele ederek bir arada yaşamı teşvik ettiklerini, barış ve insan hakları kültürünün şehrin her köşesine yayılmasını sağlamak amacıyla Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü’nü kurduklarını söyledi. Değişimin sırrının İzmir’in arka mahallelerindeki sorunları görmek ve dinlemek olduğunun altını çizen Soyer şöyle devam etti:
“Arka mahallelerdeki sorunları yerinde tespit edip ihtiyaçlarına kısa sürede cevap verebilmek için Acil Çözüm ekipleri oluşturduk.
Ekiplerimizle birlikte bu mahallelere gidip dinliyoruz ve sorunları en hızlı şekilde çözüyoruz.
Acil çözüm ekibi, hem belediyenin iş yapma hızını artırıyor, hem de tüm İzmirliler arasındaki bağları güçlendiriyor.”
Başkan Tunç soyer, geleceğimiz olan çocuklarla ilgilide duyarlılık göstermiş kutluyorum kendisini.
Masal Evleri’nin, arka mahallelerde yaygınlaştırılan en değerli projelerden biri olduğunu dile getiren Tunç Soyer,
“Çocukların becerilerinin geliştirilmesi için kurduğumuz Masal Evleri’nin amacı; çocuklar için fırsat eşitliği yaratmak.” demiştir.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
Kadınların yaşamın her anına dahil olması; demokrasi, barış, eşitlik ve adalet duygusunun gelişmesinde hayati bir önem taşıdığına dikkat çeken Başkan Soyer,
“Bizim, kadınların işgücüne ve karar alma mekanizmalarına katılımı konusunda büyük bir sorumluluğumuz var.
Kırsal kalkınma projelerimizde, Halkın Bakkalı, üretici ve semt pazarlarında kadın üreticilerimize öncelik sağlıyoruz.
Meslek Fabrikamızda, kadınlara meslek kazandıran istihdam garantili eğitimler veriyoruz.
Kadınlara bütüncül hizmet sunduğumuz Anahtar sosyal yaşam merkezlerinin ilkini 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde Örnekköy’de hizmete açıyoruz ve sayılarını daha da artıracağız” diye konuşmuş.
Başkan Soyer’in her belediyenin yapması gereken konulardaki çalışmalarını buraya yazmayacağım.
Ancak birçok ilde rant projesine dönen kentsel dönüşümle ilgili anlayışını da çok önemsediğim için bu bilgiyi de aktarmayı uygun buldum:
“İzmir’de, Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığı kadar yerinde kentsel dönüşüm yapıldığını da vurgulayan Soyer,
“Biz insanların komşularını seçme hakkını koruyarak, yani yaşam kültürünün aynı kalmasına dikkat ederek kentsel dönüşüm yapıyoruz.”
Başkan Tunç Soyer ve gerçekten onur duyulacak eşi Neptün Soyer’in sanata ve çağdaş yaşamın kazanımlarına ne kadar duyarlı olduklarını izledik gördük ve takdir ettik:
Bu alanda da önemli çalışmalara imza atıyorlar.
“Sadece tüketen değil, sanatın yedi dalında üretim yapan, yeni ekollerin doğmasını sağlayacak bir iklim yaratmak istediklerini dile getiren Başkan Soyer,
“Bunu İzmir’in her noktasında, arka sokaklarında da yapmak istiyoruz.
Planladığımız çalışmalardan biri Yeni Alsancak Projesi. Liman arkası bölgesinin sanat ağırlıklı bir kalkınma ve cazibe merkezi olarak aktifleşmesidir.
Tarihi Yıldız Sinemasını ve Bıçakçı Han’ı satın aldık. Bu iki güzide yapının restorasyon çalışmalarını hızla tamamlayacağız.
Geçmişlerine yakışacak şekilde şehrimizin gözde kültür ve sanat merkezleri haline dönüştüreceğimiz iki yapı, bulundukları Basmane bölgesinde ışıl ışıl parlayacak.
Sinema İzmir projesi ile ‘Filminizi İzmir’de çekmek için iyi bir sebebiniz olacak’ diyoruz.
İlk adımımız, İzmir Sinema ofisini kurmak oldu. İzmir Sinema Ofisi; daha fazla sayıda sinema filmi, televizyon dizisi, klip, reklam filmi gibi prodüksiyonların İzmir’de çekilmesi için kolaylaştırıcı ve şehrin cazibesini arttırıcı bir rol üstleniyor.
İzmir’de Sinema Müzesi’ni de kuruyoruz.
Bu müze de İzmir’e yakışır bir merkez olacak.
Ülkemizin opera binası olarak inşa edilen ilk yapısını, İzmir’e kazandırıyoruz.
Mavişehir’de, Opera İzmir’in inşaatı tüm hızıyla sürüyor.
İzmir’de yaratıcı endüstrileri desteklemek için çalışmalarımız bunlarla sınırlı değil.
Büyük bir özlemle beklenen İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunu hayata geçiriyoruz, yeni yılda İzmir Şehir Tiyatrosuna kavuşacak.
İzmir kültürün sanatın daha güçlü bir yaşam bulacağı bir kent olacak.”
Tunç Soyer konuşmasının son bölümünde ise dünyada hüküm süren adaletsizlik ve emek sömürüsüne dikkat çekti.
İnsanlığın bu iki gerçekle birden yüzleşmek zorunda olduğunu belirten Soyer, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“İzmir’de bir yandan limanla, teknolojiyle, demokrasiyle, tarımla, turizmle refahı büyüteceğiz…
Bir yandan da bu adaletsizlikle, haksızlık, hukuksuzlukla, yoksullukla, bölünmüşlükle mücadeleye devam edeceğiz.
Emin olun kazanacağız.
Bunu hep birlikte başaracağız.
Çünkü biz hepimiz birlikte varız ve birbirimize muhtacız.
aslında birlikte İzmir’iz.
Barış içinde, aşkla bir arada yaşamanın yollarını hep birlikte bulacağız ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız.
Göreceksiniz yapacağız, çünkü bu bizim ortak kaderimiz. Biz buna muktediriz. Diyorum ya, Biz İzmir’iz.”
Daha fazla uzatmayacağım. Siz umarım Türkiye olursunuz
9 Eylül gecesinde eşiyle birlikte neşeyle dans eden bu iki çağdaş insana haksızlık yapmayalım.
Onlar bu ülkenin aydınlık yüzü ve geleceğimizin garantisi olan insanlar.
Amacım Tunç Soyer ve eşinin icraatlarını buradan aktarıp methiye düzmek değil.
Ülkeyi iflas ettiren, halkımızı ortaçağ karanlığına dönmesi için tarikat ve cemaatlerin bağnazlığına teslim eden ve Şahsın Devleti ile hakkı hukuku yok edip ülkeyi açık bir hapishaneye çeviren anlayıştan hangi anlayışla ve kimlerle kurtulabiliriz konusuna bir örnek vermekti.
Soruyorum bu ülkede insanca barış ve kardeşlik duyguları ile yaşamak isteyen herkese:
İstemez misiniz ülkeyi bu çağdaş ve çalışkan çözüm odaklı anlayış ve bu güzel insanlar yönetsin?
Kimse amalarla veya mazeret üreten fanatizmle davranmasın.
Burada kısaca yazdıklarımı okuyun, daha fazlasını inceleyin, sorun soruşturun ve katkı koyun.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca ve özgür yaşamak dileğiyle…” ifadelerini kullandı.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>