Haberde Bursa

KABADAYILIKTAN MAFYAYA, ÜLKEDEKİ YOZLAŞMA VE DEVLETİN ÇETELEŞMESİNE…

18.05.2021
257
“128 MİLYAR DOLAR ve halkımızın ölmesini engelleyecek AŞILAR nerede? Başlığa baktığımızda bile insanın ruh sağlığı ve kimyası bozuluyor.” geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday mafya odaklı bir yazı yazdı. Buğday; “Üstelik Bandırma vapuru yola çıkmış Samsuna varmak üzere yol alırken yarın 19 Mayıs Bayramı kutlanması gerekirken ben neden böyle bir yazı yazma gereği duydum? Çünkü günlerdir benim ülkemde en çok konuşulan konu Mafya lideri Sedat Peker’in eski yeni bakanlarla ilgili insanın kanını donduran açıklamaları ve kirli çamaşırları ortaya dökmesi. Bunun karşılığında iktidarsın ölüm sessizliğine bürünmesi ve Cumhuriyetin Savcılarının sessizliği ve suskunluğu yani işlevsizliği!!! Üzülsek mi, utansak mı, şaşırsak mı öfkelensek mi dayatma ve yalanlara inansak mı yoksa “olur mu böyle rezalet” deyip öfkelensek mi bilemedim..
.
Düşündüğümüzde ülkede yaşanan bu süreç hiçte tesadüf değil. Masum hiç değil…
Adeta maksatlı bir yöntemle halk alıştıra alıştıra bugünlere gelindi.
Ülkede hukuksuzluktan, mafya yöntemlerinden, çeteleşmeden, karanlık güçlerden kahraman yaratma yöntemleri kullanıldı.
Bütün bir ülke “Kaynayan Kurbağa Sendromuna” alıştırıldı.
Aslında kurbağanın ağır ateşete yavaş yavaş öldürülmesi gibi bir yöntemle hepimiz suç örgütlerinin hukuksuz yöntemlerle kahraman yaratmalarına alıştırıldık.
Uzun bir süredir, halkın afyon yutturulmuş kitlelere dönüştürülmesi için “Kurtlar Vadisi ve Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” gibi dizilerle suç örgütleri, çeteler ve mafya meşrulaştırılmadı mı?
Bu hak, hukuk tanımaz çetelerin, mafyanın saygın ve sevilen rol model kahramanlar olarak sunulması boşuna mı, masum mu ve amaçlımı düşünmek lazım!!!
Oysa geçmişte mafya bu derece ülkede etkin değilken Kabadayılar vardı.
Örneğim halk Kadir İnanır’ın oynadığı Tatar Ramazanı severdi.
Kabadayı Tatar Ramazan, gariban kesimi arkasına alıp ve gariban kesim arasında sevilen sayılan birisi olmuştu.
Çünkü Kabadayılık Şöyle Tanımlanırdı:
Kabadayı kelimesi günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimelerden bir tanesidir. Kabadayı kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir:
Kendine özgü namus kurallarını esas alıp toplum kurallarının dışına çıkarak zorbalık yapan yürekli kimse.
Şehir şövalyeleriydi kabadayılar. Mahallenin namusu onlardan sorulurdu.
Kabadayılığın raconu vardı örneğin:
“Bu delikanlılığa sığmaz. Ben hiçbir zaman arkadaşımın kızıyla birlikte olmam” derlerdi.
Yazar Rauf Tamer, kabadayıların son dönemlerini ve çocukluğunda tanıdığı o insanları şöyle tanımlıyor:
“Mahallenin kızlarına laf atanlara haddini bildirecek, semte güven verecek, yahut ihtilafta gayet ağırbaşlı racon kesip hakem olacak bilekli ve yürekli delikanlılar bizi terk edip gittiler.
Onları çook ararsınız. Onlar bulundukları semtin, mahallelerin bir süsüydü, bir nevi teminattı orada oturan sakinler için…’’ demişti.
Tabiki demokrasilerde özellikle hukuk devletinde olmaması gereken yöntemlerdi ama kabul görürdü.
Sonra nemi oldu????
Devlette mafya yöntemleri, çeteleşmeler hukuk devletini yerle bir ederek adeta iktidar oldu.
MAFYA:
“Mafya’ya da Cosa Nostra yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına gelir.”
Türk mafyası, Türkiye merkezli veya Türk vatandaşlarının kurduğu organize suç örgütlerinin genel adıdır.
Türkiye kökenli suç örgütleri, güçlü bir Türk göçmen topluluğunun bulunduğu Batı Avrupa ile Orta Doğu’da aktif ve etkilidirler.
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük mafyaları bugün bile isminden söz ettirmekte ve birçoğu siyasilerle iç içe yaşamlarını güvende sürdürmeye devam edebiliyorlar.
Bu suç örgütlerini idare eden mafya babaları bulunmaktadır. Mafya babaları hem kendilerini hem de mafya üyelerini korurlar.
Faaliyetleri yasal olarak suç sayıldığı için gizliden yürütmektedirler.
Ancak bu suç örgütleri ve çeteler devletteki görevli yetkililerden destek almazlarsa, korunup kollanmazlarsa bu yasa dışı faaliyetleri yürütemezler.
Her mafya farklı işlerle uğraşmaktadır. Temel ideolojileri farklıdır.
Kimi mafya babaları eroin ve sakıncalı işlerle uğraşırken, kimisi de belli bir süre devletin yanında yer almışlardır.
Geçmişte bu çetelerden bir kısmı veya mafya mensupları devletin desteği ile Avrupa’da Ermeni terör örgütü Asala’yla savaştırıldıkları gibi.
1975’ten itibaren Türk diplomatlarını katletmeye başlayan terör örgütü ASALA’yı bitirmek amacıyla bu suç örgütleri kullanıldılar.
Daha sonra bu suç örgütleri birçok alanda suç işlemeye devam ederken hem tasfiye dilmediler hemde devletten yani bazı liderlerden, bakanlardan ve emniyet güçlerinden hatta Milli İstihbarattan destek görerek hukuk devletini hiçe sayıp suç işleyerek güçlenip her alanda söz sahibi oldular.
Susurluk kazası bu siyasete, mafya ve emniyet ilişkilerinin iç içe girmiş rezaletini ortaya dökmüştür.
Susurluk’ta 3 Kasım 1996 günü saat 19.25 sularında bir Mercedes araba bir kamyona arkadan çarptı. İçinde (kazada ölen, Melahat Özbay sahte kimlikli kadın dışında) üç önemli kişi vardı:
1) Doğru Yol Partisi Şanlıurfa Milletvekili ve korucu başı Sedat Bucak (yaralı kurtuldu);
2) İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı ve İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ (öldü);
3) Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı (öldü)
.
İlk üçlünün oluşturduğu profil; Sedat Bucak’ın siyaseti, Hüseyin Kocadağ’ın devleti, Abdullah Çatlı’nın da mafyayı temsil ettiği bir “siyaset, devlet, mafya üçgeni” fotoğrafıydı.
Bu üçgen, Mehmet Ağar’ın sahibi olduğu Yalıkavak Marina önünde Ekim 2020’de çekilen ve
“Türk Devleti ilelebet var olsun diye her zorluk ve meşakkati göğüsleyen, zindan dâhil bu uğurda en ağır bedelleri ödeyen kahramanlarımız” anonsuyla Twiter’dan yollanan bir dörtlü resim inanılmaz bir cüretkârlıktır.
Soldan sağa Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, eski Özel Kuvvetler Komutanı ve 24. Dönem MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan ve Susurluk olayı hükümlüsü MİT Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı Korkut Eken’in yer aldığı bir fotoğraf ülkedeki çürümeyi gözler önüne sermiştir.
Kısa zaman önce Tek Adam Şahsın Devletinin Yancısı Devlet Bahçeli’nin suç örgütü lideri Allattin Çakıcı için nasıl canhıraş mücadele ettiğine de tanık olduk.
MHP Genel Başkanı ve Sarayın Yancısı Devlet Bahçeli, Ana Muhalefet Lideri Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak saldırganlık yapan suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’yı savundu!!!!
Devlet Bahçeli:
“Alaattin Çakıcı dava arkadaşımdır” diyerek çürümenin, kokuşmanın ve devletteki tükenişin ispatını gözler önüne serdi.
Yine Tek Adam Şahsın Devleti ve AKP Genel Başkanı daha önce nasıl FETÖ ile birlikte ülkeyi yönetip, parselleyip, varsıllaşıp ve kontrolsüz güce kavuşup anlaşamayınca düşman oldularsa aynı durum mafya liderleri ile kendileri arasındaki ilişkilerde de yaşanır oldu.
Çok yakın zamana kadar AKP’nin yan kolu gibi çalışan ve destek sunan Sedat Peker denen suç örgütü lideri destek mitingleri düzenliyordu.
“Erdoğan’ı destekleyin” çağrısı:
Peker, 10 Ekim 2015 tarihindeki Ankara katliamından bir gün önce Rize’de düzenlediği “teröre lanet” mitinginde,
“Oluk oluk hepsinin kanlarını akıtacağız” demişti.
Özel korumalarıyla miting alanına gelerek konuşma yapan Peker, AKP’ye destek istemiş, Erdoğan’ı desteklemenin vatanseverlik olduğunu söylemişti.
Sedat Peker AKP’nin Suriye politikasına da aktif destek vermişti.
Peker’in sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “Reisimiz Sayın Sedat Peker’den Bayırbucak Türkmenleri’ne teknolojik destek ekipmanlarının bir kısmının fotoğrafları. Güvenlik sebebiyle nakliye araçlarının fotoğrafları paylaşılmamıştır.” denilerek aşağıdaki fotoğraf paylaşılmıştı:
Her zamanki kural işledi ve eski dostları olan mafya lideri Sedat Peker’le çıkarlar çatıştı ve araları açıldı.
Yurt dışına çıktı veya çıkarıldı.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, kendisine yönelik operasyonlar sonrası çektiği videoların dördüncüsünde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili çeşitli iddialarda bulundu.
Peker, “Süleyman Soylu, sen ‘Sedat Peker’e dosya hazırlıyorlar, tehlikeli bir durum olursa haber vereceğim’ demedin mi; koruma polisimi sen vermedin mi? Temiz Süleyman’ın istifa olayı var ya, bir gün önce robot hesaplardan tweetler hazırlandı!” dedi.
Allah akıl sağlığımız korusun. Bu nasıl devlet yönetme? Bu nasıl yozlaşma ve çürüme? Atatür’ün yoktan var ettiği kulluktan kurtarıp özgür yurttaşlar yaptığı halkımızın yönetimi kimlerin eline kaldı???
Suç Örgütü lideri Sedat Peker şöyle devam ediyor:
“Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, temiz Süleyman, aslan Süleyman… Benimle ilgili bir tweet atmış ‘Pislik, mafya ’demiş.
Ondan önce ‘Suç örgütü’ demişti. Bugün size temiz Süleyman’ı anlatacağım” diyen Peker, şu iddialarda bulundu:
“Bizim temiz Süleyman var, Sayın İçişleri Bakanımız. Benim bir arkadaş aradı dedi ki, ‘Süleyman Bey’in üzerine çok geliyorlar, bir şeyler söyleyecek, arkadaş kusura bakmasın. ’dedi.
Tamam dedim normal, bizim ülkeye dönüş biletimiz ya hayallerimizi de çaldı, bilet de gitti. Bizim temiz Süleyman ilk gün bir tweet attı, ‘Suç örgütü liderini takipteyiz’ Tamam. Kırmızı bülten. Tamam. Millet buna biraz daha saldırınca ertesi gün ‘Pislik, mafya suç örgütü lideri’ dedi.”
“Yalan söyleme makinesi alın, insanın yalan söyleyip söylemediği her şeyinden belli oluyor. Ben zaten delilleriyle anlatacağım.” diyerek Türkiye Cumhuriyetinin İç İşleri Bakanına sövüyor.
Kendisini suçluyor daha doğrusu ifşa ediyor!!!
Haksızlık, hukuksuzluk, seviyesizlik ve yasa dışı yöntemler o derece yaşamımıza egemen oldu ki korku filmi izler gibi suskun ve sessiz izler olduk bu vahim tabloyu.
Çok yakın zamana kadar devlet destekli pardon iktidar destekli daha doğru bir tanım, Sedat Peker’in başrolü oynadığı, Alaattin Çakıcı ve Mehmet Ağar’ın da adının çok geçtiği bir kayıkçı kavgasını hayretle ama şaşırmadan izliyoruz.
Bu olayları yazmak ve yapılan haksızlıkları, yolsuzlukları ve devlete çöken bu suç örgütleriyle devlet erkânının ilişkilerini anlatmaya kalksan kimse okumaz çünkü tam bir ansiklopedi olur.
Bunun için ben uzatmadan diyeceğim ki, daha doğrusu sorarak yanıt arayacağım.
128 Milyar Dolar nerede?
Açlığa, yoksulluğa, geleceksizliğe, işsizliğe ve ölüme mahkûm edilen halkımızın yaşama umudu olan AŞILAR nerede?
Hak hukuk nerede?
Anayasal güvence nerede?
Özgür düşünce ve hak arama nerede?
Eşit yurttaş olma ve milli iradenin temsili nerede?
Yurtta sulh, dünyada sulh anlayışıyla saygınlık kazanan ülkemizin şamar oğlanına dönmesine sebep olanlar nerede?
Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadeleniz nerede?
Ülkeyi iflas ettirdiler. Soydular soğana çevirdiler. İtibarımızı beş paralık ettiler.
128 Milyar doları yok ettiler. Merkez Bankasının kasasını tamtakır bir duruma soktular ve bunun için susuyorlar.
Yolsuzlukların ve uluslararası uyuşturucu çetelerinin, mafyanın cirit attığı bir ülke konumuna sokulmasına ses çıkaramıyorlar.
Çünkü para bulamıyorlar.
Çünkü 5 paralık içte ve dışta itibarları kalmadı.
Çünkü oturdukları koltukları artık işgal ediyorlar.
Buna kanıt olarak son bir örnek:
Kolombiya’dan ülkemize yollanan ve İzmir’de teslim alınan; yaklaşık 5 ton uyuşturucu yani kokainin alıcısı belli ama işlem yapılmıyor.
Geçmişte yine devlet destekli Afganistan çıkışlı İran üzerinden ülkemize getirilen ve buradan Avrupa’ya sevk edilen sistem artık farklı bir yönteme girdi.
Daha önce uyuşturucunun geçişinden teslimine kadar TERMİNAL ülke trafiği değişmiştir.
Şahsın Devletindeki savurganlık, yolsuzluk, hırsızlık, soygun düzeni sonucu meydana gelen çaresizlik, iflas ülkeyi Eroin kaçakçılığının Üssü durumuna getirmiştir.
Türkiye adeta çadır devleti mantığıyla yönetilir bir konuma sokuluyor.
Böyle tehlikeli ve utanç veren durunda yandaş medya susuyor. Halkın sesi, doğruların sözcüsü, körkayan ve araştıran TELE 1 televizyonuna ve yöneticisi Merdan Yanardağ’a da bu konudaki açıklamaları ve gerçekleri halka anlattıkları için teşekkür ederiz.
Şimdi soruyorum EYYYYYY…… Savcılar.
Simdi Bekliyorum EYYYYYY Ülkeyi yönetenler…
Şimdi bekliyorum EYYYYYY Muhalefet liderleri
Şimdi soruyorum EYYYYYY Aydınlar, Yazarlar, gerçek gazeteciler.
Şimdi soruyorum EYYYYYY Namuslu, vicdanlı yurttaşlar.
Şimdi soruyorum EYYYYYY CHP’de Atatürk’ü istismar ederek yurtseverlik (!) yapanlar
Şimdi soruyorum EYYYYYY anlamsız paylaşımlara beğeni koyup laf yarıştıranlar
Şimdi soruyorum EYYYYYY Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkmak isteyen tüm dost ve onurlu insanlar…
Bu zavallı duruma sokulan ülke bizim olabilir mi?
Bu haksızlık, hukuksuzluk, istismar ve çürümeye ne kadar daha sessiz kalacağız???
Benim elimden gelen budur.
74 yaşındayım.
CHP içinde yer tutan, abilerinin sözünden çıkamayan bazı gençlerimiz benim yaşımla, “nine, anne, abla,” olmamla dalga geçseler de beni üzer, kırar ama pes ettiremezler.
Ben bir ömrü hiç pes etmeden ve makam mevki koltuk beklemeden sol/sosyal demokrasi mücadelesine adamış bir insanım.
Allah ömür ve sağlık verirse yaşamının sonuna kadar bu mücadelenin en genç, en kararlı, en pes etmeyen ve korkmayan, susmayan insanı olarak devam edeceğim.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış içinde kardeşçe ve insanca yaşayalım.
Ülkemiz için elimizi taşsın altına koyalım. Bölmeden, parçalamadan, kırıp dökmeden ihtiraslara esir olmadan mücadele edelim.
ÇYDD’ de binlerce çağdaş öğrencinin yetişmesinde katkıda bulunan, Tıp doktoru, Akademisyen, Yazar, Eğitimci, aktivist Türkan Saylan’ı saygıyla anıyorum.
68 kuşağının önderlerinden, yiğit, korkusuz, halktan yana ve emperyalizme kafa tutan, onun uşaklarına boyun eğmeyen İbrahim Kaypakkaya’yı 48. ölüm yıldönümünde saygıyla anıyorum.” ifadelerini kullandı
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>