Haberde Bursa

DEVLET DEĞİL, BAHÇESİ KURUMUŞ, DİLİ ZEHİR, DURUŞU VE VARLIĞI ZARAR…

08.07.2021
206
“Bu sözleri bilmece olarak sorsak veya sınav sorusu yapsak kim olduğunu bilmeyen çıkar mı acaba?” geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday son yaşanan siyasi gelişmeler üzerine derlediği yazıda; ” Bir insan düşünün hep olumsuz ve negatif, hatta çok huysuz. Kalbinde iyiliğe, güzelliğe, olumlu hiçbir olaya ve sevgiye hiç yer yok. Bir insan düşünün taşıdığı ismiyle ters orantılı, soyadıyla ise hepten uyumsuz!.. Tek olumlu ve takdir edilecek yanı kendini bildiği için evlenmemiş ve bir kadınının başını yakmamış olmasıdır. Şimdi bu yazımı okuyan özellikle bu zata biat etmiş saplantılı bazı insanların bana sitem ettiğini ve haksızlık yaptığımı söylediklerini duyar gibiyim. Böyle düşünen insanlarda inanın en az sözünü ettiğim şahıs kadar duyarsız, umursamaz, fanatik ve çıkarcı insanlardır.
Yeter be arkadaş insaf… Allah’ım bu nasıl bir ceza? Benim artık bu saplantılı şahsın saldırılarını dayanıklı ve inatçı bünyem bile kaldıramıyor. Zaten 20 yılda Şahsın Devletinin temsilcisi Tek Adam hepimizi canımızdan ve yaşamaktan bezdirdi. Tek Adam güçlendikçe nefretle, hakaretle, tehditle, kendine biat etmeyenleri aşağılayarak, suçlayarak, iftira ve yalanlarla susturarak, sindirerek tüketti. Yetmedi masum insanları kurulan kumpaslarla içeri tıktırdı. Yetmedi şiddet uygulattı. Anayasayı ve hukuku yok saydı, yargıyı emri altına aldı. Kurumları kendine biat eden liyakatsiz ve yetersiz insanlarla doldurup yozlaştırdı. Ülke Saray Saltanatı sürsün diye adeta cehenneme döndü. Açlık, yokluk, işsizlik geleceksizlik ve çaresizlik yaşamımızın öznesi oldu. Ülke tarihindeki maddi ve manevi tüm kazanımlarını kaybetti.
Cumhuriyet döneminin yer altı ve yer üstü onur abidesi olan ve halkın, evlatlarımızın gelecek güvencesi olan tüm yatırımları yok edildi. Geldikleri zaman halkın manevi değerlerini okşayan ve kendilerinden birisi sandıkları alnı secdeye varmış bir Müslüman lider (!) diye mutlu oldukları insan milleti dinden imandan etti. Ülkede birlik bütünlük kalmadı. Herkesi böldü parçaladı ve adeta düşman kardeşlere dönüştürdü. Topraklarımızı ve değerli neyimiz varsa sattı savdı ve bir avuç insanı varsıllaştırdı. Dış dünyada saygınlığımız yok etti ve bu varsıl ülkeyi beş kuruşa muhtaç etti.
Basını emri altına aldı gerçek gazetecileri işinden aşından etti. Yalan ve aldatmayla, parayla beslenen ve kirli ilişkilerle varsıllaşan kişilerle halkı algı yaptırarak kandırdı. Daha fazla ne yazayım zaten hep birlikte yaşıyor ve bu çileden nasıl kurtulacağız diye çareler arıyoruz.
İşte bu atmosferde hani derler ya “Şikâyet etmeyin beterinde beteri vardır” diye… Gerçekten beterinde beteri var. Ülkemizde biraz duyarlılığınız varsa salı günü olunca güne mutlu ve huzurlu başlamanın olanağı yok oldu. Sakın ola bana kimse “istemiyorsan izlediğin kanalı değiştir, grupların konuşmalarını izlemek zorunda mısın?” demesin… Evet izlemek, anlamak ve hatasız yaşamak ve yaşamı kolaylaştırmaya katkı yapmak için yazmak, konuşmak ve paylaşmak zorundayım. Ama mümkün değil. Devlet Bahçeli (!) TBMM’de kürsüye çıkınca ben daha en başta iptal oluyorum.
Bu nasıl bir dil? Bu nasıl bir öfke ve nefret? Bu nasıl bir saldırganlık ve vicdansızlık? Bu nasıl yalan, riya, iftira ve saygısızlık?
Tövbe tövbe adeta ansiklopedilere: “Olumsuz, huzursuz, sevgisiz, saygısız, kışkırtıcı, karıştırıcı, negatif ve insan tüketen” kelimelerinin karşılığı olarak girebilecek en baştaki şahıs durumunda.
Beni şaşırtan ve düşündüren bu şahsın başında olduğu partinin de tıpkı AKP’lilerin olduğu gibi kötülükten ve istismardan beslenir olmasıdır. Ben burada bu şahsın sıraladığı sağduyudan, akıl ve mantıktan uzak sürekli suçlayan ve çatal ses tonu ile yazılan metni okuyan çakma kabadayılığından usandığımız zatın anlamsız sözlerini tek tek yazmayacağım. Çünkü hiçbir sözü değerli değil.
Çünkü iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Çünkü yalan, iftira ve haksız ithamlarla karşısındakileri yok ederek kendilerini var etmek istiyor.
Tek kelime ile gereksiz… Yararsız… Anlamsız…hatta Fuzuli… Çok zor günlerden geçiyoruz. Kötüler, zararlılar, fanatikler ve faşistler adeta “ŞER İTİFAKINDA” buluşmuş yaşamı insanlara zehir ediyorlar. Ülkeyi felakete sürüklüyorlar. Onun için muhalefetteki tüm partilere ve tüm onurlu, namuslu, vicdanlı ahlaklı ve bu ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamak isteyen insanlara sesleniyorum: Kürsü kabadayılığından vaz geçin. Sadece il il dolaşarak vatandaştan dert dinlemekle de sorun çözülmez. Bu çalışmalarınızdan vazgeçmeyin ama yapılması gerekeni artık acilen yapın: TBMM’de bulunan, yasalara göre kurulmuş siyasi partiler konusunda hâkim ve savcı yerine geçip yargısız infaz yapmaktan vazgeçin.
Milliyetçilik yarışına girip faşizmin kucağına oturmayın!!! Her siyasi parti içinde yanlış yapanlar bulunabilir. Hataları özne yapmayın. Barışı, kardeşliği, sevgiyi, yardımlaşmayı ve birlikte eşit yurttaşlar olarak insanca, özgürce yaşamayı amaçlayın. Ülke varlıklarını çalmayan, yağmalamayan ve yabancılara peşkeş çekmeyen, farklı düşünen, farklı inanan ve bunu zenginlik olarak gören bir anlayışla demokrasi platformunda buluşun. Fanatizmden, bağnazlıktan, ucuz milliyetçilik ve şovenizmden arının, Ülke elden gitti gidiyor. Gerçek tehlikenin farkına varın ve birleşin… Aş için, iş için, gelecek için ve özgürlük ver bağımsızlık için hiçbir suçlama yapmadan milli iradenin temsilcileri ile barış ve eşitlik temelinde buluşun. Ülkeyi ve halkımızı bu kirli, acımasız hodbin şiddetten ve kötülükten beslenen karabasandan kurtarın. Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca yaşayacak demokrasinin hak ve hukukun egemen olduğu günlerde insanca yaşamak Umuduyla…” dedi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>