Haberde Bursa

Bu görevliler niye maaş alıyor?

28.01.2021
318

30.11.2020 Tarihli Sözcü Gazetesi’nde çıkan “İznik Gölü’ne akan derenin suyu siyaha büründü” başlıklı haberde:

Erol Çiçek
Av. Erol Çiçek

İznik Gölü’ne boşalan Karasu deresinde, ara ara akşam saatlerinde suyun siyaha dönüştüğü ve ortaya çıkan kötü kokunun, çevre ihlali şüphesi doğurduğu belirtiliyordu. Yetkililerin, göle akan siyah renkteki atık suyun kaynağını bir türlü tespit edemediklerini; belki de bulmak istemediklerine ilişkin  çevre sakinlerinin ifadeleri yer alıyordu. Hatta, Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ idaresine ait İznik Atık Su Arıtma Tesisi’nin kapasitenin üstünde gelen atık suyu dereye bıraktığı iddiası da vardı.

Bunun üzerine, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne verdiğim bilgi edinme dilekçesi ile, daha öncede benzer olguların yaşandığı belirtilerek, daha önceki kirlilikle ilgili ne gibi işlemler yapıldığını, kirliliğin kaynağı ve niteliğinin ne olduğunu, sorumlularının bulunup bulanmadığını; 30.11.2020 tarihli haberde  geçen kirliliğin kaynağının ne olduğu ve niteliği, yasal bir işlem yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa ne işlem yapıldığını ve kirlilikle ilgili ne gibi tedbirler alınmış ve/veya alınacaktır; diye sordum.

Dilekçemi  Devlet Su İşleri  1. Bölge Müdürlüğü 15.01.2021 tarihinde yanıtladı. Yanıtı olduğu gibi, aşağıdadır:

“Sayın; Erol ÇİÇEK Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine yapmış olduğunuz 2005298620 sayılı başvuru üzerine Bölge Müdürlüğümüz tarafından yapılan inceleme neticesinde; Karasu Deresine akan siyah renkteki suyun, çevredeki zeytin işleme tesislerinden kaynaklı olabileceği veya BUSKİ’ ye ait Atıksu Arıtma Tesisinden kaynaklı olabileceği, bu doğrultuda deredeki suyun analiz edilmek üzere; konunun ilgili Kurumlarca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilginize rica olunur.”

Yanıta bakarmısınız… “deredeki suyun analiz edilmek üzere; konunun ilgili Kurumlarca değerlendirilmesi” gerekiyormuş. Kanunlara uymak vatandaşların görevi, pekiyi kanunları uygulamak kimin görevi?

2872 sayılı Çevre Kanunu m.3/ a) Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler. Aynı kanun m.8/2  Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.

Görüldüğü gibi çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesinde en önemli görev idareye verilmiş; ilgililerden kasıt ise, tüm resmi kurumlardır. Hatta, kanun “herkesi” bu konuda görevlendirmiştir.

AKP idaresindeki resmi kurumlar ise, kendilerine yasayla açık olarak verilmiş görevleri bile yapmıyorlar; savsaklıyorlar. Vatandaşlar kendi görevlerini yapıyor; kirlenmeyi ilgli ve yetkililere haber veriyor; gerekli tedbirlerin alınmasını istiyorlar. Bunun dışında yurttaşların yapabileceği tek şey dava yoluna başvurmak.

İlgili ve yetkili kurumlar ise, pası birbirlirine atarak görevi kötüye kullandıkları gibi, “suyun analiz edilmek üzere; konunun ilgili Kurumlarca değerlendirilmesi gerekmektedir.” demelerine rağmen birşey yapmıyorlar. Pekiyi bu kurumlardaki görevliler bizim vergilerimizden niye maaş alıyorlar? Kendilerine baskı yapan varsa, bunu niye açıklamıyorlar? Yoksa kendileri yetkisiz “yetkili” mi? Bu işlere de AKP il ve ilçe örgütleri mi bakıyor?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>