Haberde Bursa

BATAN GEMİYİ USTACA TERKEDİYORLAR.

15.02.2022
711
Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi ve Yazar Güler Buğday; adalet konulu makalesinde;
“Batan gemiyi önce fareler terk eder” sözü siyasi yaşamımızda çokça kullanır.
Ben yine de insanlara bu yakışıksız benzetmeyi yapmadan ülkedeki son durumu anlatmak istiyorum.
Ancak bu söz neden söylenmiş ve ne anlatmak isteniyor onu da anımsatmak istiyorum:
Fareler neden gemiyi ilk terk eder?
“Onlar her şeyi duyar ve bilir. Onlar için gemi kendi hayatiyetlerini sürdürdükleri ölçüde önemlidir. Risk gördükleri an düşünmeden terk ederler. Bu nedenle tehlikeyi görünce gemiyi de ilk onlar terk eder ve kendilerine yurt tutacakları başka bir gemi bulurlar.” diye açıklanmış.
Bu anlatımı önemsiyorum.
Sadece “Fare” benzetmesini ne olursa olsun; çıkarcı, faydacı, bencil ve “Hep Bana Rab Bana” diyen rüzgârgülü ve fırıldak gibi davranan insanlara bile yakıştıramıyorum.
Ancak yaşayıp gördüğümüz bu türleri ve benzerlerini de anlatmak ve bu çıkarcı, tayfanın yine bir (U) dönüşü yaparak yeni oluşumlarda başrollerde rol almak için pozisyon almalarına ve insanları sürekli kandırmasına dikkat etmeliyiz..
Düne kadar iktidar yalakalığı yapan, amigolar gibi tozu duman katan ve münazaracı gibi TV’lerde fanatikçe Tek Adam Şahsın Devlet yapısını savunanların son günlerde bir anda fırdöndüye benzediklerini görüyoruz.
Bu rüzgârgüllerinin, yeni oluşumlara, ülkenin geleceğinin yeniden demokrasi, insan hakları temelinde ve bağımsız yargıyı yaşama geçirmeyi amaç edinmiş sisteme fayda değil zarar vereceklerini de görmek zorunayız.
Sevgili Dostlar, şu an için iktidarın bizzat sahibi veya etkili olduğu havuz medyasının fanatikleri, biat etmiş paralı saldırganlarından karşıdan esen rüzgârı fark edince kopanlar oluyor.
Bugüne dek tartışma programlarının en fanatik, en acımasız ve saygısız saldırılarını karışlarında olan insanlara yapan velhasıl zehirli yılan gibi sokan bu çıkarcı tayfa değişimi gördü ve dümen kırmaya başladılar.
Bu işi de çok ustaca yapıyorlar!!!
Çünkü bu türler zaten hiçbir zaman gerçekten inandıkları için bu kadar saldırgan ve savunan olmadılar.
Bu anlayışın temsilcileri her meslek grubunda veya her yerde bulunan kimyası bozulmuş insanlardan oluşuyor!..
Bu türler, her zaman kendi çıkarları, kendi gelecekleri ve kendi konumlarını korumak için, “Ak Dediklerine Kara” diyebilen; adeta renk körü, vicdan fakiri, ahlak düşkünü ve herkesi balık hafızalı sanan müsilaj gibi bir tayfadır.
Bu zararlı türleri, ülkenin genelinde her yerde, her alanda özellikle basın, medya ve kendini gazeteci sanan sonradan olma çakmalar arasında sıkça görmek mümkün!!!!
Bu ihtiraslı, her yöne selam çakan, sağdan soldan ve kendini göstermek isteyen abilerden reklamalar kapan örnekleri kendi ilimiz Bursa’da da görmek mümkün.
Üzücü olan, bu müsilaj gibi olanları tanımayanlarında yazan, çizen bir gün söven, dönüp öven, kalemi kırık, vicdanı kayıp tiplere itibar etmesi düşündürücü ve tehlikelidir.
Çünkü bu yapının temsilcisi olanlar gerçekten yıkıcıdır.
Yalancıdır, iftiracıdır ve aslında işlerine gelmeyince itibar cellatlarıdır.
Bu türleri her alanda olsalar da en çok basında ve sanal medyada yıllardır izliyor ve neler yaptıklarını biliyoruz.
Bazı dostlar ya unutuyor veya yapılanları anlayamadığı için bu çakma yazanlara itibar bile ediyorlar!!!!
Oysa bu karanlık, çıkarcı ve insanları kandırıp kullanan tayfa tuz ruhu gibi, kireç çözücü gibi yaşamları zehirliyor ve kurumları, yapıları bile yaşanmaz kılıyorlar.
Bu türler, ustaca insanların dostuymuş gibi yaklaşıp iltifat, itibar ve destekleri ile temiz yapıları da iyi insanları da istismar edip kullanıp, hatta o insanları aldatıp, kumpaslar kurup dostları ile düşman hale getiriyorlar…
Kurguladıkları tiyatroyu gerçekmiş gibi oynatıp siyasette resmen engizisyon mahkemelerinde yönetenleri, milli irade temsilcilerini kirletiyorlar.
Özellikle başarılı kurumları ve yerel yönetimlerdeki başarılı insanları halkın gözünden düşürmek ve dostlarıyla düşman yapmak için uydurma sebeplerle kurgulanmış videolar çekip servis edebiliyorlar.
Bizler bunları kendi ilimizde de çok gördük.
Bu çıkarcı tayfanın oyununa gelenlerle önce kanka ve dost olup sonra birlikte kınayıp tepindikleri kişilerden kendileri beklentiye girince bir günde nasıl dostlarını sattıklarını ve kınadıklarına, suçladıklarına yağ çektiklerine de tanık oluyoruz.
Bu çıkarcıların, yaptıkları iki yüzlükleri yetmezmiş gibi bir suçlu ile bir yemek masasında nasıl insanlıklarını satış yaptıklarını da utanç ve hayretler içinde izledik!!!
Şimdi aynı tezgâhlar düne kadar yapmadıkları kalmayan insanlar için inanılmaz bir yüzsüzlükle yeniden kuruldu.
Çünkü bu güne kadar yol aldıkları, itibar buldukları ve yaşamlarını sağladıkları, palazlandıkları gemi artık batıyor.
Bunu görüp yeni kurulacak düzende vaziyet almak, yer kapmak için gemiyi terk etmenin her türlü yöntemini uyguluyorlar.
Onun için aylarca üstünde tepindikleri, kendilerini çıkarcılıkla hatta yolsuzluklarla suçladıkları başkanlar bir anda kahramana dönüştü!!!
Hata aylarca yıkılana dek üstünde tepindikleri Kaçak Saraylar (!) unutuldu, şimdi sayfalar dolusu övgülerle gönül alıp geçmişi unutturarak insanları kandırıyorlar.
Oysa daha yakın tarihte neler yapmışlardı:
Bursa’nın en başarılı ve gönüllere taht kurmuş önceki herkesin sevdiği, başkanını yok etmek, küçük düşürmek için inanılmaz tiyatrolar oynanmıştı.
Misi ’deki halkın sözde isyanı ve ustaca yandaşlarla kurgulanıp videoyla yandaşlarının anlattıkları usulsüzlükler, yolsuzluklar ve halkın isyanı yok olup şimdilerde her şey gerçekten “Mis Gibi” olmuş))
Artık herkes “Nilüferde Gülümsüyor…” ve aksini söyleyenler, alay edenler, karalama yapanlarda artık en çok gülümsüyeler olmuş!!!
Olanda yıllarca dost olan, birbirlerini sevip saygı duymuş ve inanmış insanların dostluğuna, ustaca kurgulanan bir oyunla düşman saflara savrulanlara oldu.
Bugün böyle bir uyarıcı, geçmişten ders alınması gereken ve bu tehlikeli kalemlere dikkat çekilmesi gereken bir yazı paylaşmayı uygun buldum
Uyanık olunması ve yeni roller kapmak için on takla atıp düne kadar sövdükleri insanları inanılmaz övgülerle kahraman yapabilen fırıldakların yazılarına, paylaşımlarına ve övgüler sunan röportajlarına itibar etmemek ve kanmamak lazım.
Özellikle son zamanlarda Sanal Medyayı kendi kötü amaçlarına kullanan her kesimden insan var.
Bu yöntemin en sıkıntılı kısmı bu tür Topaçlar, işlerine gelince sayfalarından ve geçmiş paylaşımlarından kötüledikleri, hakaret ettikleri, kurgu ve algı yaparak iftira atıkları ve itibar cellatlığı yaptıkları yazı ve paylaşımları bir tuşa basarak yok edebiliyorlar.
Ancak benim gibi inanılmaz bir hafızaya ve ciddi bir arşive sahip olan insanlar bu nedenle bu uyarıyı yapma gereği duyarlar.
Herkes bu uyarılar ve gelişmeler karşısında dikkatli olmak zorunda…
Ülke içine düştüğü karanlıktan kurtulmak için tüm mağdur edilmiş, haksızlığa uğramış, açlık ve yokluğa mahkûm edilmiş insanlarla kurtuluşun meşalesini yakmışken bu çıkarcı tayfanın oyuncağı ve kullanılanı olmamalıdır.
Yine bir atasözümüzle nokta koyalım.
SON SÖZ:
Ülkemin cesur, namuslu, yurtsever ve gerçek basın mensupları gazetecilik çalışmaları nedeniyle parmaklıklar ardına giriyor.
Bağımsız yargının tek kişinin keyfiyetinde kaldığı bu hukuksuz düzende, Adalet ve Özgürlük adına utanç olacak bir dönemdeyiz.
Gerçek gazeteciler olan Barış Pehlivan ve Murat Ağırel’in ve diğer yürekli dostların sesleri kısılamaz..
Tıpkı Osman Kavala’nın, Selahhattin Demirtaş’ın, Sedef Kabajın olduğu gibi; parmaklar ardından da topluma ulaşırlar ve karanlığa ışık olurlar.
Gazetecilik toplumun vicdanıdır ve susturulamaz.
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.” dedi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>