Haberde Bursa

SEÇİLEMEME KORKUSU VE SEÇİLME ARZUSU KİŞİLERİDE KİMLİK EREZYONU YARATIYOR.

30.01.2023
325

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday, makalesinde;

Dostlar, Yoldaşlar, Canlar ve her koşulda seçilme arzusu taşıyan siyasilerde meydana gelen değişmelerden rahatsız olan tüm duyarlı vicdanlı insanları sağduyuya davet ediyorum.
Sanal medyadan izliyor ve gittikçe insanlardaki öfkenin, nefretin, kızgınlık ve kırgınlıkların tezahürünü görüp gelecekten ciddi endişe duyuyorum.
Zaman zamanda paylaşılanlardaki kızgınlığı, eleştirileri ve toptan reddetme tavırlarını okuyup düşünüyorum, “Neden böyle oluyor, bu kadar nefret ve öfke doğru mu?” diye.
Seçimler yaklaştıkça seçilmek isteyenlerle ve onları seçmek konumunda olan insanlar arasında inanılmaz zıtlıklar adeta savaşlar yaşanıyor!!!
Özellikle uzun süredir milletvekili olanlarla onların yerine geçmek için yarışan insanlar arasında amansız birer savaş yaşanıyor.
Mevcut vekiller bir kez daha seçilebilmek için çok hırsla asılıyorlar.
Hatta yeniden bir kez daha seçilebilmek için adeta kişilikleri değişime hatta erozyona uğruyor.
Verilen tüm sözler unutuluyor.
Yapılan iyilikler, insanlıklar, yardımlar, korumalar, sevgiler, saygılar ve tüm dostluklar işlerine gelmiyorsa rafa kaldırılıyor.
Yıllar boyu en üst perdeden olumsuzluklar karşısında hesap soranlar, ideolojilerinden ödün vermeden halklara ve haksızlıklara karşı duranlar bile dayatılan haksız talepler karşısında suspus oluyorlar.
Sol düşüncenin yılmaz savunucusu olanlar ve parti içi demokrasiyi, adil yarışmaya olanak tanıyan geçmişte ön seçimi ve liyakati vazgeçilmez bulanlar bile adeta arazi oluyorlar.
Bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi yakın, uzak her türlü tehdide boyun eğen, dayatmalara karşı boyun büken, daha önce eyvallah etmedikleri olumsuzlara karşı susan ve uyan gitgide rüzgârgüllerine benziyorlar.
Farkında olarak veya olmadan yıllarca mücadele ettikleri Tek Adam mantığına, baskın ve otoriter güce ve dayatılan taleplere karşı alkış tutan amigolara dönüyorlar.
Parti içindeki en solda ve en çalışkan ve mücadeleci olan vekiller bile, Genel Başkanın keyfi kararlarına, sorumsuz dayatmalarına ve sürekli sağı kutsayan, solu yok sayan tercihlerine hem suskun hem de doğruymuş gibi onaylayan konumda oluyorlar.
Yarış hızlanıp zaman yaklaştıkça her şey tekilleşiyor.
Çoğulculuk yok oluyor.
Bireysellik ve ego baskınlaşıp her şey ön kesmeye veya öne çıkmaya göre şekil alıyor.
Hatta davranışlar öyle bir savrulmaya dönüşüyor ki kişilikler erozyona uğruyor; kıra döke, insanlara, dostlarına ve kendilerine her türlü katkıyı, iyiliği yapanlara karşı haksızlık yaparak var olma yarışına giriyorlar.
Vekil olmanın yaşam boyu kendileri ve ailelerine sağladığı inanılmaz güç ve imtiyazlara sahip olmanın doyumsuzluğu ve vazgeçilmezliği onları böyle davranmaya itiyor.
Onların yerine geçmek isteyen birçok siyaset erbabında durum çok daha endişe uyandırıyor.
Onların birçoğu sadece milletvekili olmak istiyor.
TBMM’de temsil edilmek; güç, şöhret ve olağanüstü imtiyazlara kavuşmak hayali ile önüne gelen hak edip etmediğine bakmaksızın “aday adayıyım” diye çıkıyor ve ön alıyor(!)
Aralarında gerçekten hak edenler, çalışıp emek verip gelecekte yaşanacak sorunlara çözüm üretenler, okuyan araştıran ve saygınlıkla yarışmak isteyenlere lafım yok.
Ancak yarışmak isteyen, vekil olmak isteyen kadınların birçoğuna bakıyorum ilk önce fiziklerini dışardan müdahalelerle değiştiriyorlar.
Ardından kılık kıyafetleri ile moda ikonu olmaya çalışıyorlar.
Her gün farklı ortamlarda paylaştıkları resimlerde halkların yararına, veya ülkemizin geleceği ile ilgili tek kelime duymak, okumak veya görmek mümkün olmuyor!!!!!
Birde lümpenliklerinde ve sıradanlıklarından usandığımız, örgütü bölen, parçalayan, fanatizmi ve nefreti kurumlaştırmış ve toplumun duyarlılıklarını, aile yapımızı ve saygın geleneklerimizi hiçe sayan, kirli ilişkilerle güç veren, imtiyaz kapanlar var ki sadece endişe duymamıza sebep oluyorlar.
Birde tümüne meydan okuyan, sadece siyahta buluşan, renklerden griye bile tahammül edemeyen örgüt temsilcilerimiz var ki onlarda karalamaları ve herkese karşı nefretleri ile canımıza yetiyorlar.
Mübarekler öyle muhalefet yapıyorlar ki insanın sorası geliyor “sizler hiç aynaya bakmıyor musunuz?” diye…
Bu türler üstelik toptancı…
Hiç ama hiç kimseyi beğenmiyor ve yapılan birçok olumlu çalışmayı yok sayıyor ve hak eden vekilleri bile sabah akşam karalıyorlar.
Daha önce belirttiğim gibi tek renk kullanıyorlar, siyahı, hata kap karayı kullanıp önüne gelene saldırıyorlar.
Birde ben gibi, biz gibi objektif olmak isterken “Ne İsa’ya e Musa’ya” yaranamayan kelaynaklar var.
Daha doğrusu gerçekleri yazıp eleştirilerimizi ifade ettiğimiz için iyi niyetlerimiz anlaşılamayan, ülkemizi, halklarımızı, sol/sosyal demokrasiyi ve partimizi ve gerçek hak edenlerin temsil etmesini istediğimiz için ben gibi kırılıp incitilenler var.
Offf….. offfff.
Oysa ben hiç aptal değilim.
Özellikle siyasette ne kolaydır ki yalan sözle insanları hak etmedikleri halde kandırmak ve kullanmak.
İster hak etsinler isterse etmesinler siyasiler ve makam sahiplerinin çoğunluğu övgü, alkış, takdir hatta biat bekliyor.
Kimse aynaya bakmıyor!!!!
Kimse kendine “Ben bu makamı, konumu hak ediyor muyum?” diye asla kendine sormuyor.
Hele hele bu türlerin birde parası pulu varsa, kolay kazanıyorsalar veya mirasyediyseler her şeyi hak ettiğini sanıyorlar ve imtiyazlı olmak için düşüyorlar siyaset arenasına…
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, bugün Pazar isterdim sizlere çok daha güzel, neşeli ve umut veren mutlu edecek şeyler yazmayı.
Ancak ben hiçbir olayı ve sorunu görmezden gelemeyip “MIŞ” gibi yapamıyorum.
Biliyorsunuz atasözlerimiz bizlerin yol göstericisidir.
Ne demişler:
“Kızını dövmeyen dizini döver…” diye.
Bana göre bu sözün doğrusu şöyle olmalı:
“Evlatlarını iyi yetiştirmeyen ve değerlerimizi öğretmeyenler dizini de döver, saçını başını da yolar”…
SON NOT:
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, vaktimizde zamanımızda var.
En azından CHP’de özellikle Bursa’da mutlaka ama mutlaka ön seçimler yapılmalıdır.
Ve sadece kurgulanmış delegelerle öz seçimler doğru sonuç vermediği için hâkim nezaretinde tüm üyelerin katılımı ile ön seçimler yapılmalıdır.
Milletvekili adayı olanlarında mutlaka; işleri, meslekleri, kendilerinin, şirketlerinin, aile fertlerinin, yakınlarının üzerine yaptıkları mal varlıkları ve servetlerini açık ve net olarak belirtilmelidirler.
Özellikle vekillerimizin ve vekil olmak isteyenlerin aile yapıları, yaşam biçimleri ve toplumsal duyarlılıkları; halklara haksızlıklara karşı duyarlılıkları da göz önüne alınmalıdır.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, bu sefer hata yapmayalım…
Bu sefer ülke çok zorda onun için gerçekten fedakârca hizmet edecek, umut olabilecek, sorunlara çare olabilecek ve demokrasiden vazgeçmeyecek, güce tapmayacak dostlarını satmayacak insanlara onay verelim…
Bursa’da yapılan önseçimlerde her zaman tepeden yazılanlara göre daha başarılı sonuçlar alınmıştır.
Aşağıda bunu anlatan bir örneği paylaşıyorum.
CHP’nin Bursa’daki 25 bin üyesi, il genelinde toplam 102 sandıkta ön seçim için oy kullandı.
16 bin 500 üyenin oy kullandığı ön seçimde yüzde 65 oranında katılım olurken en yüksek oyu Ceyhun İrgil aldı.
Açılan 102 sandığa göre ilk 18 aday sırayla şu isimlerden oluştu:
Ceyhun İrgil, Lale Karabıyık, Orhan Sarıbal, Erkan Aydın, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Mustafa Şenyurt, Asude Şenol, Nuray Çohan, İsmet Karaca, Tahir Gürhan Akdoğan, Deniz Baykal, Özgür Şahin, Necati Şahin, Şadi Özdemir, Erkan Dönmez, Ayşe Şahin, İnan Keser ve Metin Çelik.
Geçen yıllarda seçilenlerden kimler başarılı olup hak etti, kimler için pişmanlık duyuldu ancak bu değerlendirmeyi ön seçim yapılırsa doğru tespit edebiliriz.
Paylaştığım resimde de seçimler sonrası ilde bir buluşma anını görüyoruz.
Bu sefer ülkede durum çok ciddi ve sorumluluk büyük; daha dikkatli olmak, fanatizmden, yandaşlıktan, kankalıktan uzak hak edenleri tercih etmek zorundayız.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>