Kayapa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan fabrikaların özellikle gece vardiyaların çalışırken bacalarını açarak havaya saldıkları kimyasal madde kokuları halk sağlığını tehdit...
OKUMAYAN, DÜŞÜNMEYEN, ANALİZ YAPAMAYAN AMA ÇOK BİLEN (!) SİYASİLERDEN YORULDUK.
Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday günümüzdeki siyasetçilere yol gösterecek yazısında;
Bu gün facebook çok uzun yıllar önce paylaştığım bir resmimi anımsattı.
Resme bakınca 12 Eylül Faşizminde yakmak zorunda kaldığımız kitaplardan sonra elimize geçen parayla takılar, hele hele servet değerinde marka çanta veya kıyafetler almak yerine yine kitaplar aldığımızı anımsadım.
Hatta tatil yapamadığımız, arkadaşlara ve dostlara hediye almak konumundayken aklımıza sadece kitap geldiği günleri hatırladım.
Paylaştığım resimde 12 Mart ve 12 Eylül faşizmini yazıp anlattığım “Annemin de Başını Ezerler mi?” isimli kitabımın gururla elimde olduğunu gördüm.
Zaten bir yazar için kitapları onun evlatları gibidir.
Ben beş kitap yazdım hepside ciddi yayınevlerinden çıktılar. Tüm kitaplarıma çok emek verdim.
Her biri için en az bir yıl eve kapanıp araştırıp belgelere dayanan ve ülkedeki gerçekleri yüreklice anlatan siyasi roman ve belgesel kitaplar yazdım.
Daha onlarca kitap yazacak konumdayken artık kitap yazmıyorum.
Yıllar önce “BURSA BAĞIMSIZ” adıyla asla bir reklam ve yardım almadığım altı yıl süresice internet gazetesi çıkardım.
Ancak çok yoruldum bunun için senelerdir Facebooktan yazılarımı paylaşıyorum.
Çünkü yazmak ne kadar zorsa bastırmak, kitlelere ulaştırmakta o kadar zor ve yorucu.
Özelikle İstanbul veya Anakarada değilseniz, arkanızda güçlü bir sermaye veya belli inanç grupları yoksa yazdıklarınızla da ceberut ve otoriter iktidarı anlatıyorsanız o kadar zor oluyor.
Neyse… Bugün paylaştığım resim bana çok şey anımsattı ve inanın üzüldüm!!!
Çünkü artık okumayan, düşünmeyen, ideolojilere inanmayan veya inanır gibi yapanlardan şahsen ben usandım.
Bizleri yöneten veya temsil edenlerin gerçek yaşamlarıyla tam zıt bir yaşamı ailelerine ve kendi çocuklarına sağladıklarını görünce kendimi aptal veya moda deyimle “AHMAK” gibi hissediyorum!..
23 yıldır kitap okumadığını söyleyen, diploması var mı yok mu diye tartışılan ve bir tel yüzükle siyasete giren, ülkeyi perişan eden bir Tek Adama mahkûm yaşıyoruz.
Resmen ülkemizde saltanat kuran, halkları bölen, hak hukuk ve anayasayı tanımayan; kendisi, çocukları ile yandaşlarının dünyanın en varsıllarından olmasının mantığını benim aklım mantığım özellikle vicdanım kabul etmiyor.
Yine kendi partimde bile nasıl oluyorsa sadece çok varsıl olanlar veya siyasete girdikten sonra mal varlıklarını defalarca katlayanlar yoksul ve zorda olanları temsil ediyorlar!!!!
En çok canımı sıkan durumsa bir ömür namusuyla çalışmış, vergisini ödemiş, haram yememiş ve yedirmemiş devlet malına el uzatmamış “emekli olunca çocuk ve torunlarımla mutlu yaşarım” diye hayal kurmuş insanların açlığa mahkûm olmalarıdır.
Yine alın teriyle çalışan ve ülkede neredeyse çoğunluğun geliri olan asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı günümüzde utanç veren bir durumda, Milletvekillerinin 2 yılda inanılmaz olanaklarla emekli olabilmeleridir.
En solda olanı da, en namuslu olanı da, en halkçı olanı da, bu haksız duruma itiraz etmeyip ömür boyu imtiyazlarıyla sürecek ve aile boyu bu olanaklardan yararlanacakları bu adaletsizliği içine sindirmektedir.
Ben bu gerçekleri yazdıkça ve insanlara anımsattıkça bana kızdıklarını biliyorum.
Varsın kızsınlar…
Ben gerçekleri yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Haksızlıklara da boyun eğmeyeceğim.
Bu sabah bir resim bana neleri düşündürdü. Umarım son çeyreğimi yaşayan bir insan olarak bu faşist ve kirli düzenden kurtuluruz.
Ve benimde gözlerim açık gitmez.
Kitaplar, okuyan düşünen ve inanarak mücadele edenler anlam ve değer kazanır.
Siyaset yapanlarda okur düşünür analiz yapar ve gerçekten halkların sorunlarının çaresi olurlar.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
YORUMLAR