İktidarın Yaşlılara Bakışı Sorunlu!

Malum İslam aleminin, iki dini bayramından biri olan Kurban Bayramı haftasına giriyoruz. Adı üzerinde Kurban Bayramı. İslam dininin vecibelerinden olan kurbanın kesildiği bayram. Zira dini inanışa göre, bu bayram da imkânı olanlar, kurban keser ve kurban etini imkânı olmayanlarla paylaşırlarsa sevap kazanırlar. Kuşkusuz imkânı olmanın ilk şartı, kurban kesecek kişinin kurbanlık alabilecek ekonomik güce sahip olmasıdır.
Ne yazık ki Türkiye, toplumun büyük bir kısmının kurbanlık alacak gücünü kaybettiği ülkedir. Zira ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan, çalışan, emekli, küçük esnaf artık yoksul kategorisindedir. Nitekim TÜRK-İŞ’in son açıklamasına göre, ülke de 4 kişilik bir ailenin sadece mutfak giderinin karşılığı olan açlık sınırı Nisan ayında 24.035 olurken, tüm ihtiyaçlarının karşılığı olan yoksulluk sınırı ise 78.292 lira oldu. Buna karşın Asgari Ücret 22.104 lira en düşük emekli maaşı ise 14.469 lira. Ülke de ev kiraları 15.000 liradan başlıyor, Yani Türkiye, tek bir emekli maşının ev kirasını karşılayamadığı bir ülkedir. Kuşku yok ki bunun temel nedeni ülkeyi yöneten iktidarın, uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalardır.
Bir emekli maaşının ev kirasını karşılayamadığı 2025 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği, yurtiçi kurbanlık bağış miktarı 13.500 lira. Yani yaklaşık bir emekli maaşı, asgari ücretin ise yaklaşık %63’ü. Bu durumda bir emekli, 1 ay boyunca başka hiçbir harcama yapmadan, maaşını kurban için harcarken, asgari ücretli ise diğer tüm ihtiyaçlarını erteleyerek, dini vecibesini yerine getirebilir.
Daha önce yazılarımda dile getirdiğim gibi bu ülke de asgari ücret, artık ortalama ücret olmuş durumda. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu ülke de asgari ücretle çalışan 7 milyon insanın dışında kalan çalışanların büyük kısmı, asgari ücretin çok az üstünde ücretle çalışmaktadır. Nitekim yapılan araştırmalar, bu ülkenin emeğin milli gelirden aldığı payın sürekli eridiği bir ülke olduğunu ortaya koyuyor.
Elbette tüm bunların nedeni, 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarının uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalardır. Daha önce yazılarımda defalarca; AKP’nin sınıfsal tercihini sermayeden yana yaptığını ve bu tercihinden dolayı, sermayeye kaynak aktarmaya dayanan ekonomik politika izlediğini vurgulamıştım.
Kuşkusuz 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarının, uyguladığı ekonomik ve sosyal politikanın mağdur ettiği kesimlerin başında ülke Nüfusunun nerdeyse 1/4‘üne denk gelen emeklilerdir. Çünkü AKP iktidar olur olmaz, el attığı alanların başında, sosyal güvenlik sistemi geliyordu. Kuşku yok ki, AKP sosyal güvenlik sisteminde yaptığı değişikliklerle gerek sağlık gerekse emeklilik yönünden emeklilere büyük hak kayıpları yaşattı. Bu hak kayıplarına yol açan düzenlemeler ile sonuçlarını önceki yazılarımda birkaç defa yazdım. Dolayısıyla bura da bir kez daha yazmam, tekrardan başka bir anlam taşımıyor.
Emeklilerin, sefalete mahkûm edildiği ülkenin yadsınamaz gerçeği tam sefalettir. Maalesef bu sefalet artık hayatın her alanında gözle görülüyor. Nitekim yardıma muhtaç emeklilere (yaşlılar) yardım, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin propaganda dönemin de partilerin genel seçim programları ile kentleri yönetmeye talip adayların özel propagandalarının, en önemli vaatlerinden biri olarak öne çıkmıştı. Garip olan, seçimin yapıldığı 31 Mart 2024 tarihinde 22 yıldır ülkeyi yönetmekte olan iktidarın, emeklilere yardım edeceği vaadinde bulunmasıydı. Aslında iktidar, bu vaatle, yaşlı insanları yardıma muhtaç hale getirdiğini itiraf etmişti. Zaten AKP’nin en iyi yaptığı şey, ülkenin kötü gidişinin sorumluluğunu, muhalefete, dış güçlere ve demokrasi mücadelesi veren sendikalar ile meslek birliklerine yüklemesidir.
31 Mart seçimlerinde verilen vaatlerin ne kadarı uygulandı veya uygulanıyor bilgisine sahip değilim. Ancak yaşadığım kent Ankara’da özellikle metro istasyonlarında, “Kıymetli Emeklilerimiz, Koca Çınarlarımız, Ekonomik zorluklar yaşamanıza seyirci kalamazdık. 10 bin TL. Maaş alıp sosyal yardım alma hakkı olan tüm emeklilerimiz için desteklerimiz sürüyor.” Yazılı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, imzalı afişler asılı. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesi, aldıkları maaşla geçinmeleri mümkün olmayan, emeklilere maddi destek veriyor.
Esas itibariyle bu durum utanç vericidir bir durumdur. Ancak bu utanç belediyelerin değil, ülkeyi yöneten merkezi hükumetin utancıdır. Zira yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş değerler üretmiş, bu değerlerde emeği ve alınteri olan milyonlarca emekli ile onun hak sahiplerinin, sosyal yardımla ayakta durmaya çalışmaları başka türlü açıklanamaz. Sosyal desteği, veren ise emeklilerin sefalete sürüklenmelerinde sorumluluğu bulunmayan yerel yönetimdir. Elbette bu tür yardım yapan tek belediye, Ankara Büyükşehir Belediyesi değil. Zira büyük küçük, il, ilçe, belde farkı olmaksızın, bu ülkenin pek çok belediyesi bu tür yardımları yapıyor. Bir başka deyişle, yoksulluğun her gün daha çok görünür hale geldiği bugünlerde, sosyal yardım belediyelerin temel hizmetlerinden biri oldu ve birçok belediye bu yardımlarla yurttaşları ayakta tutmaya çalışıyor.
Halbuki esas olan yoksulluğu yönetmek değil, onu yok etmektir. Kuşkusuz bunu yapacak olan, yerel yönetim değil merkezi yönetimdir. Dolayısıyla yerel yönetimlerin bugün yaptıkları, geçici palyatif çözümlerdir.
Maalesef uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalarla, bu ülkenin emeklilerini (yaşlılar) yoksulluğa sürüklemiş olan merkezi yönetim, bu yoksulluğu giderecek siyasi düşünceden uzak bir yönetimdir. Zira 23 yıldır ülkeyi yöneten AKP ve başında bulunduğu Cumhur İttifakı, sınıfsal tercihini sermayeden yana yapmış bir iktidardır. Bu tercihinden dolayı, bu ülkenin emektarları emeklilere, kaynak yok diyebilmektedir.
Yazının girişinde belirttiğim gibi, Kurban Bayramı haftasına giriyoruz. Milyonlarca emeklinin kurban alacak parası yok. Bırakın kurban alacak parayı, emeklinin kendisini ziyaret edecek torunlarına harçlık olarak vereceği parası bile yok.
Maalesef iktidarın, torununa harçlık verecek parası olmayan emekliye, layık gördüğü para 4.000 lira ikramiye. Nasıl iyi para değil mi? İyi para tabii, nede olsa 3,5 emekli ikramiyesi bir araya gelince Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği kurban bağış miktarına ulaşılabiliyor.
15 Mart 2025 tarihinde yayınlanan EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANILDI? Başlıklı yazımda, o zaman genel başkan olarak görev yaptığım, DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikasının, 2007 yılından 2018 yılına kadar emeklilere yılda iki defa dini bayramlarda birer maaş tutarında ikramiye verilmesi için verdiği mücadeleyi aktarmıştım.
AKP iktidarı, bu 11 yıllık süre boyunca, sendikanın verdiği mücadelenin yanı sıra muhalefet partilerinin iktidar oldukları taktirde, emeklilere yılda iki defa dini bayramlarda, maaşları tutarında ikramiye vereceklerine dair vaatlerine “Kaynak yok, nereden vereceksiniz?” diye karşı çıktı. İktidar bu karşı tavrını 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri propaganda sürecine kadar sürdürdü. Ancak iktidar Blok’u, 2017 yılında referandumu ile getirdiği tek adam yönetimine geçişin seçimi olan, 24 Haziran 2018 seçimlerinde büyük bir kitle olan emeklilerin oyunu alabilmek için, ikramiye vermeye karar verdi. Nitekim seçim öncesi kameraların karşısına geçen zamanın Başbakanı Binali Yıldırım, Ramazan ve Kurban bayramlarında emekliler ile bunların hak sahibi dul ve yetimlerine 1000’er lira bayram ikramiyesi verileceğini açıkladı.
2018 yılında 1.000 lira ile başlayan ikramiye bugün 4.000 lira. 2018 yılında 1.603 lira olan asgari ücretin %60’ı kadar olan emekli bayram ikramiyesi bugün, asgari ücretin %18’ine gerilemiş bulunuyor. 2018 yılında 1.000 lira olan emekli ikramiyesi, asgari ücret oranında arttırılmış olsaydı, bugün 13.262 lira olurdu. Yani emeklinin, her bir ikramiye için kaybı 9.262, iki ikramiye için yıllık toplam kaybı ise 18.524 lira.
2018 yılında sembolik olarak verilmesine başlanan emekli ikramiyesi, artık bir yaşlının torununa harçlık olarak vermekten utanacağı bir rakamdır. Halbuki emekli ikramiyesi, emeklileri rencide eden harçlık niteliğinde değil, ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmalı. Kısacası emekli ikramiyesi, 4.000 lira gibi göstermelik bir rakam olmaktan çıkarılmalı ve asgari ücret tutarında olmalıdır. Tüm bunlar iktidarın emeklilere yani bu ülkenin yaşlılarına bakışını ortaya koyuyor. Maalesef iktidarın, emeklilere bakışı oldukça sorunlu!