Haberde Bursa

EMEKSİZ ELDE EDİLEN KADIN HAKLARI HOVARDACA VE BİLNÇSİZCE HARCANIYOR.

05.12.2022
842

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan özel bir yazı. Buğday;

“Yaşamımda hiçbir olay veya sorun karşısında popülist olmadım ve asla” MIŞ” gibi yapmadım.
Sosyal medya bu gün Türk kadınına verilen seçme ve seçilme hakkını kutlayan mesajlarla dolup taşıyor.
Keşke bu özel ve değerli gün hak ettiği konumda olunsaydı ve bende herkes gibi kutlama yazısı yazabilseydim.
Oysa her gün bu haklar daha fazla törpüleniyor.
Daha fazla kadın yasal olarak verilmiş olan bu hakkının gereklerini ve imtiyazlarını yerinde kullanamıyor.
Bırakın seçme seçilme hakkını yaşamsal haklarını bile günden güne kaybediyor.
Siyasi İslam’ın bağnaz, gerici ve kadını hiç sayan dayatmalarına ve Tek Adam oligarşisinde kadına biçilen role isteyerek veya mecbur kalarak önemli bir kadın kitlesi kendini ve kimliğini istismar ettiriyor.
Dünya liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, kadınlarımıza sağladığı bu çağdaş ve kadın kimliğini erkekle eşitleyen kanun çıktığında birçok medeni ülkede bu haklar verilmemişti:
Fransa’dan ve İtalya’dan 11 yıl, Romanya’dan 12 Yıl, Bulgaristan’dan 13 Yıl, Belçika’dan 14 Yıl, İsviçre’den 36 Yıl Önce Türkiye’de Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı verilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlarımıza bu hakkı vermesinin önemine ifade ederken şunları söylemişti:
Şubat 1923’te yaptığı bir konuşmada, “Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir.
Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, sosyal toplum felçlidir.”
Dünya liderimiz Atatürk, toplumda kadının olmazsa olmaz unsur olduğunun, çağdaşlık ve demokrasinin kadın erkek eşitliği ve kadın ve erkeğin toplumda birlikte sağlanabileceğini çıkardığı kanunlarla ve yaptığı devrimlerle de tüm dünyaya göstermiştir.
Oysa bugün yani neredeyse bir yüzyıl sonra şeriat özlemcisi ve siyasal İslam’ın temsilcisi Tek Adam, kadının en önemli kariyerinin ve görevinin en az 3 çocuk doğurmak, evinde oturmak ve kadınla erkeğin eşit olmasının fıtrata aykırı olduğunu söylemektedir.
1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren Medeni Kanun ile kadınının kaybetmiş olduğu haklarının iade edilmesinin temeli oluşmuştur.
3 Nisan 1930 tarihinde kadınların Belediye seçimlerine katılma, 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanınmıştır.
5 Aralık 1934 tarihinde Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu;
Anayasa ve Seçim Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi için yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi.
Burada dikkat edilmesi gereken bir konuda Kadınlara bu haklar verildi; yani Türk, Kürt, Laz, Çerkez veya herhangi bir etnik kimlik ön şarta bağlanmadan eşit yurttaşlık temelinde verilmiş haklardır.
“5 Aralık 1934 tarihinde hiçbir mücadele edilmeden kazanılan yani kadınlarımıza verilen bu haklar, Avrupa’daki ülkelerin birçoğunda elde edilmemişti.
Dünya liderimiz Atatürk, medeniyet ve demokrasinin ancak ve ancak kadın erkek eşitliği ve kadın ve erkeğin toplumda birlikte var olması ile sağlanabileceğini yaptığı devrimlerle de tüm dünyaya göstermiştir.
İşte bugün bizler kıymetini bilemediğimiz, hovardaca harcadığımız bu hakları ne yazık ki şeriat ve siyasi İslam’ın egemen olduğu ülkelerde görmek bu yüzyılda bile mümkün olmuyor.
En son acı ve utanç veren örneklerini barbar ve katil Taliban’ın Afganistan’ında en ilkel ve vicdansız uygulamalarında görmekteyiz.
Mollaların egemen olduğu komşumuz İran’da kadınlara yapılan haksızlıkları ve dayatmaları gördükçe ve kadınların sadece başını açmak için aylardır ölümü göze alan mücadelelerine tanık olmaktayız.
İşte bunun için diyorum ki bizler emek vermeden elde ettiğimiz bu kadını en önemli değerde gören ve erkekle eşit yurttaş kabul eden ve yasal güvenceye alınmış bu haklara ihanet ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinde Laik Sosyal bir Hukuk Devleti olması gereken ülkemizde bu haklar hovardaca ve bilinçsizce harcamaktadır.
Tek Adam dikta anlayışına biat etmeden, hangi çıkar uğruna olursa olsun kadın kimliğine ihanet etmeden davranan ve mücadele eden tüm kadınlarımızın bu önemli haklarını ve bu günün değerini bilip anlayan tüm kadın erkek herkesi kutluyorum.
Dünya lideri olan Atamıza ve o gün birlikte bu hakkı kadınlarımıza tanıyan herkese minnet ve şükranlarımı bildiriyorum.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.”
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>