Haberde Bursa

BU KADIN VE TÜREVLERİ ÖĞRETMEN OLAMAZ, KADIN VE ANNE HİÇ OLAMAZLAR.

02.12.2022
1.222

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan annelik üzerine okunması gereken mükemmel bir yazı. Buğday;

Bu kadının sapkın açıklamalarını duyduğum andan itibaren gerçekten çok şaşkınım. Kızgınım, öfkeliyim ama daha çok utanç ve üzüntü içindeyim.
Neden mi?????
12 Eylül Faşizminde 1402 sayılı uydurma bir yasa ile yani sol düşünceye sahibiz diye tehlikeli bulup bizleri suçlamışlardı.
O zaman bizlere “Komünistler” derlerdi ve anayasayı tağyir, tebdil ve ilgadan dolayı meslekten atmışlardı.
Hiç ama hiçbir suçumuz, yanlışımız ve istismarımız yokken; ne ülkemize, ne bayrağımıza ne vatanımıza nede halklarımıza ihanet etmemişken işlerimize son verilmişti.
Üstelik bizler yani sol/sosyalist düşünceyi savunanlar sadece kendi çocuklarımızı düşünmez tüm çocukları ve öğrencilerimizi bir anne şefkati ile benimser ve doğru, çağdaş, aklı ve bilimi önceleyen çocuk ve gençler olmaları için çalışırdık.
Tek suçumuz, gerici, bağnaz, faşist, emeğe saygısı olmayan, sömüren ve emperyalizmin kuklası veya maşası olmuş kimselere veya yönetim anlayışına karşı tavır koyup mücadele etmekti.
Hiçbir öğrencimizi dilinden, diniden, inancından ve nereli olduğuna bakmadan sever korur ve iyi yurttaşlar olması için çalışırdık.
Bu duyguları taşıyan öğretmenlerimizin kelaynaklar gibi sayıları tükense de hala o günleri yaşayan ve bilen insanlar toplumda varlar.
Ve o insanlar yaşlarına, ödedikleri bedellere bakmadan hala insanlık için ülkemiz ve halklarımızın demokratik hakları için uğraşmaktalar.
Fazla uzatmak istemiyorum ama bu duyguları taşıyan idealist öğretmenler ister meslekte isterse benim gibi faşist yasalarla atılmış olsunlar; hala çocuklar yatağa aç girmesin ve gelecekleri ellerinden alınmasın diye uğraşıyorlar!!!!
Bizler, çocuklarımız ve evlatlarımızı sapkın tarikatlardan, cemaatlerden ve “bademleme” denen iğrençliklerden korumak için mücadele ediyoruz.
Ayrıca daha çişini tutamayan bebeleri cinsel obje gibi görüp onların çocukluklarını ellerinden alan ve geleceklerini karartan sapkın anlayışları din veya inanç diye dayatan ahlaksızlara karşı mücadele ediyoruz.
Parası olan ve yaşına başına bakmayan kart zamparaların çocuk yaştaki evlatlarımızı kendilerine kadın yapıp tecavüzlerine karşı mücadelemizi sürdürüyoruz.
Çünkü bizler hala her koşulda öğretmen, anne, kadın ama en başta da insanız.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, yıllarca sağcı iktidarlar büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik ve bir hukuk devleti olan ve devrimlerle güçlendirilen anlayışı istismar ettiler.
Ancak son 22 yıldır gerici, bağnaz, talancı, istismarcı ama daha çokta kendi siyasi ikballerini korumak uğruna “dindar ve kindar nesiller” yetiştirmek için çağdaş eğitim sistemini yok ettiler.
Okullarımızın çok büyük kısmını halkların ve velilerimizin istememesine, itirazlarına karşın İmam hatiplere çevirerek gençlerimizin birçoğunun geleceğini karartılar.
Sosyal yaşamı bozan, kadın erkek eşitliğini yok sayan, kadını veya kızlarımıza; erkeğe hizmetin ve çocuk doğurmanın asli görevi olduğunu dayatan bir anlayışla ülkede dirlik ve birlik bırakmadılar.
Kendi ilim Bursa’da yaşanan iğrenç ve utanç veren bir olayla da zorla dayatılan dinci, istismarcı ve inançlar üzerinden insanları bölen ve parçalayan uygulamaların ortaya çıkmasına sebep oldular.
Bursa Hürriyet Anadolu Lisesinde görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin (!) sınıfta “Ben Alevilerin gittikleri yolun yanlış olduğunu düşünüyorum.” Demesi ve rezilce açıklamalarına devam etmesi asla geçiştirilemez.
Meczup kadın şöyle devam etmiş:
“Çoğu Alevi ailede çocuğun kimden olduğu belli değil” söylemine sınıfta bulunan Alevi öğrencinin velisi tepki göstererek olayı yargıya taşıdı.
Asla öğretmen olamayacak, anne ve saygın bir kadın olması mümkün olmayan sapkın düşünceli, kirlenmiş bir ruhun ve cehaletin taassubunda konuşan bu kadın anında meslekten atılmalıdır.
Sadece meslekten atılması yetmez…
Bu ahlaksız, vicdansız, hadsiz ve kara vicdanlı şahsın ve benzer türevlerinin öğretmenlikle bağları kesilmeli ve her şeye müdahil olan TEK ADAM asıl bu konuda tavır koyup konuşmalıdır.
Tek Adam ve Milli Eğitim Bakanı anında böyle düşünen sefillere, gafillere ve sapkınlıklarıyla ülkenin aydınlık yüzü olan ve laik çağdaş yaşamın garantisi olan Alevi yurttaşlara, Canlara yapılan bu tür ahlaksızlıklara karşı tavırlarını koymalılar.
Merak ediyorum bu kirli beyinli kadına öğretmen diyemiyorum ama merak ediyorum kaç yıllık öğretmenmiş?
Bugüne kadar nerelerde çalışmış?
Bu hastalıklı yapısıyla kaç yavrumuzu nefret söylemi ile kardeşi kardeşe düşman etmiştir?
Bu meczup kadını hiç denetleyen, onunla ahbap olup bu zehirli sözleri duyan, işiten meslektaşları, komşuları ve arkadaşları olmamış mıdır?
Mutlaka tüm ülke olarak, tüm halklar olarak, tüm siyasi partiler ve örgütler olarak, tüm onurlu, namuslu, vicdanlı eşit yurttaşlar olarak bu rezaletin üstüne gitmeliyiz.
İnsan düşündükçe ve söylenen sözlerin iğrençliğini duydukça çıldırası geliyor.
Bu kirli duygulu ve istismarcı kadının taşıdığı sıfata bakar mısınız?
“Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Mehtap Cengiz” hadi oradan hadi oradan…
Yıllardır işte bunun için yazıp anlatmaya çalışıyoruz.
AKP ve yancıları on yıllardır kendi amaçları için bile isteyerek ülkenin atmosferini kirlettiler ve çocuklarımızın, gençlerimizin adeta sapkınlıklarını din diye sunarak genleri ile oynadılar!!!
Oysa çocuklarımız; temiz, saf, ayrım yapmayı bilmeyen, düşmanlık nedir anlamayan, sevgi ile kardeşçe birlikte olan en temiz duyguları taşıyan geleceğin garantisi olan evlatlarımızdır.
Şu açıklamalara ve sözlere bakar mısınız???
“Ben Alevilerin gittikleri yolun yanlış olduğunu düşünüyorum.
Çoğu Alevi ailede çocuğun kimden olduğu belli değil. Alevilerin Hz. Ali’yi Hz. Peygamberimizin yerine koyduklarını, çoğu Alevinin ahlaki açıdan bozuklukları bulunduğunu, bir erkek ile kız öğrencinin ders dışında konuşmasının da zina olduğunu” söylemiş.
Yazacak kelime bulamıyorum.
Edep dışı da yazmak ve konuşmak istemiyorum.
Öğrendiğime göre Milli Eğitim olayla ilgili soruşturma başlatmış ne soruşturması beyler…
Anında meslekten atın ve mutlaka bir akıl sağlık raporu alınması için tedavisine başlatın.
Sınıfta bu rezilliğe muhatap olan çocuğumuzun ailesi Bursa Barosu’na başvurarak konu hakkındaki şikâyetlerini bildirmesi üzerine Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Bana göre yetersiz.
Hiç ayırım yapmadan tüm siyasi partiler ve örgütlerdeki avukatlar bu olaya müdahil olmalı ve iktidarın mensupları da gereğini yapmalılar.
SON SÖZ:
Bırakın çocuklara din iman öğretmeyi onları ailelileri öğretir.
Acilen İmam hatiplerin sayısını ihtiyaç düzeyine indirin ve yeniden normal eşitlikçi kız erkek birlikte dostça kardeşçe yaşayacakları okullar haline getirin.
Alevi Canları istismar etmek amaçlı ve onları da devlet pardon (iktidar) kontrolüne almak için kafanıza göre düzenlemeler yapmayın.
Neden mi????
İnanın bu dayatmacı anlayış ülkede büyük çoğunluğu dinden kopardı ve nefret ettirdi.
İnsanlar birebir konuşurken bu duygularını söylüyorlar, ancak toplum baskısı ve Tek Adam faşizminin uygulamalarından korktukları için alenen belli etmiyorlar.
Şahsen ben bu tepkimi alenen söylüyor ve ifade ediyorum.
Hatta çok sevdiğim evlat dediğim bir dostuma öldükten sonra hiçbir tören istemediğimi, hatta mümkün olsa yakılıp küllerimin Munzur Nehrine atılmasını istediğimi söyledim.
Bu olmayacağına göre kimsenin bilmediği ve arkamdan anlamadığım Arapça duaların okunması ve sahtekârca en kötü insanlara, en ahlaksız insanlara, hatta canilere ve katillere bile hocanın “Nasıl bilirdiniz?” diye sormasına herkesin “İyi Bilirdik…” yalanı ile uğurlanmak istemediğimi söyledim.
Hatta arkamdan kimsenin bilmediği doğanın içinde bir arazide beni gerçek tanıyan ve seven birkaç dostun mümkünse saz çalarak ve “Boşu Boşuna” türküsünü söyleyerek uğurlamasını istediğimi söyledim.
Umarım o dost, sözünde durur ve isteğimi yapar.
Oysa ben daha çocukken Elâzığ’daki gerçek inançlı akrabalarımdan görüp öğrendiğim için ortaokul zamanı beş vakit namazımı kılan ve her şartta orucumu tutan bir çocuktum.
Bu yazımı okuyanlar şaşırsa da hak verse de acı gerçek şudur.
Ülke on yılardır işgal altında.
Dini, inancı ve kimlikleri istismar ederek kendi lehlerinde kullanmak için bölüp parçalayan ve kadın kimliğini ve saygınlığını yok eden bir anlayışı din diye yutturmak istediler ve yoksul halk üzerinde ve etkin bir mezhep üzerinde bu tehlikeli istismarcılar etkili oldular.
Ancak Alevi felsefesinde bunu başaramadılar.
Çünkü Alevi felsefesinde:
“Eşim değil eşitim” diyen, “Eline, diline beline sahip ol” diyen ve laik çağdaş yaşamın garantisi olan yurttaşlardı Aleviler.
Ayrıca tüm çirkin girişimlere karşın yok edemedikleri Atatürk ve devrimlerinin vazgeçilmez savunucusu olan Alevi yurttaşlarımızı aşağıladığını sanan bu tür meczuplar, türevleri, tarikat ve cemaatlere gerekli cezalar verilmelidir.
Dünya liderimiz ve vazgeçilmezimiz olan Atatürk’ü yok sayan ve bu tür çirkinliklere yol veren, inançlara saygısız ve hepimizin vergileri ile lüks ve saltanat içinde olan ve insanları bölen Diyanet İşleri Başkanlığı da acilen kapatılmalıdır.
Kimse kusura bakmasın ve korkaklık yapmasın.
Sağlıklı bireyler ve çağdaş laik bir hukuk devletinde eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyen herkesin hak vereceğini ama korkudan beğeni koyup yorum yazamayacağını da biliyorum!!!!!
Olsun okunması ve düşünülmesi bile önemlidir..
Bu gerçekleri ancak hiçbir beklentisi olmayan kelaynaklar yazabilir.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>