Haberde Bursa

BEREKETLİ TOPRAKLARI VE İNANILMAZ ZENGİNLİKLERİ OLAN VARSIL ÜLKEMDE “DERİN YOKSULLUK” YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ?

23.11.2021
449

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday; yoksulluk sınırını kaleme aldı.

Buğday; “Gürede balkonumda 06’dan itibaren oturmuş yazı yazarken dışarda sürekli yağmur yağıyor.
Bu saatlerde gün ağarmıyor, okula giden özellikle yoksul çocukları düşünüp üzülüyorum.
Karanlıkta uzun süre yağmurun sesini dinledim…
Özellikle son yıllarda Tek Adam diktasında halkımıza ve bizlere yaşatılanları yeniden düşündüm; diledim, istedim ve sonunda isyan ettim.
“Bu yağan yağmur, tüm kötülükleri, olumsuzlukları, haksızlıkları, yoksullukları ve vicdansızlıkları alıp götürse ülkemden” diye hayal ettim.
Ben her gün erken kalkıp görevli gibi, hatta çalışan bir eleman gibi yazıyor ve insanlara yapılan haksızlıkları ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlikenin ciddiyetini anlatmaya çalışıyorum.
İşe yarar mı yaramaz mı bilmem… Kimler okuyup ciddiye alır onu da bilmem…
Çünkü yazarken ben ne karşılık beklerim, ne iltifat veya takdir edilmeyi düşünürüm, nede bana yapılan haksız saldırılara, iftiralara ve bayağılıklara aldırış ederim.
İnanın bu zavallılık, hadsizlik, saldırganlık yapanlar ve onları öfke nöbetinde beğenenler içinde çok üzülürüm!!!!!
“Neden bu kadar karanlığa ve mutsuzluğa mahkum olmuşlar?” diye onlar adına da dertlenirim.
Neyse ben bugün gerçekten düşünürken bu varsıl ülkeyi bu bereketli toprakları ve bu çalışkan ve fedakar insanları nasıl böyle “DERİN” bir yoksulluğa mahkum ettiler şaşkınlığı içinde isyan ediyorum!!!
Evet, mümkün olmayanı mümkün kıldılar.
Tek Adam Şahsın Devletinde her gün bir önceki günden daha beter, daha tehlikeli ve geçmişimizi yok eden geleceğimizi tüketen bir karanlığa savruluyoruz.
Çok üzücü ve endişe duyulması, hatta korkulması gereken bir durumla karşı karşıyayız.
Bu durum sıradan bir yoksulluk değil.
Bu durum ülke kaynaklarının yetmemesi veya bitip tükenmesi hiç değil.
Bu durum sıradan bir beceriksizlik ve hatalı yönetim sonucu da meydana gelmedi.
Bu durum sadece demokrasinin ve hukukun yok olması sonucunda sermayenin ülkeyi terk etmesi ve yabancı yatırımın gelmemesi de değil.
Bu durum ilk defa geniş bir muhalefetin yapılan haksızlıkları fark etmesi ve bir araya gelmesi de değil.
Bu durum iktidarın ve yancısı partinin koltuk sevdası ve sahte milliyetçilikle halkı kandırıp devleti yok etmiş şahsın zorlamasıyla yapılan örtülü faşizmin ortalara dökülmesi de değil.
Bu durum sürekli korunan kollanan ve soygunlarına yasal kılıflar hazırlanan doyumsuz talancı çetelerin ülke kaynaklarını hiç etmesi de değil.
Bu durum her alanda ve her yerde, “Hep bana- Rab bana” anlayışında olan doyumsuz ve vicdansızların sürekli amipler gibi çoğalmasından da kaynaklanmıyor.
Velhasıl uzatmaya gerek yok.
Bu yoksulluk ve yapılan zulüm, halkın sadece açlığa mahkûm olması, geleceğini kaybetmesi ve ülkenin iflasa sürüklenmesi gibi sıradan bir olay ve yönetenlerin becerisizliğinden dolayı yaşanmıyor.
O halde neden bu feci ve katlanılamaz durumu yaşıyoruz?
Çünkü görevli birileri, ülkemizi ve halkımızı bile isteye ve planlı bir şekilde “DERİN BİR YOKSULLUĞA” mahkûm ettiler?
20 yıldır ustaca oynanan ve son yıllarda dinci bezirgânlar desteği ile dayatılanları ve yaşananları masum olarak göremeyiz.
Sıradan beceriksizlikler veya ihtiraslı hırsızların soygunu olarak ta anlayamayız.
Hiç kimse kusura bakmasın bu durum planlı ve programlı bir şekilde Laik ve Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetini ustaca ortadan kaldırmanın planı ve uygulamasıdır.
Çünkü bu kadar yerüstü ve yer altı varsıl olan bir ülkede, taşı eksen can verecek bereketli toprakları olan ülkemde aylardır insanlar neden “AÇIZ… GEÇİNEMİYORUZ” diye bağırıyorlar ve kimse bu feryadı duymuyor?
Paramız pul itibarımız iki paralık olurken hiç utanmadan bu rezil durumda yamyamlar ülkemi soyuyor.
Emperyalizmin maşası olan görevli birileri adeta oyuncakçı dükkânına giren fil gibi ülkemizde her şeyi yok ediyor.
Herkes bu duruma ve yapılan haksızlıklara üzülse de suskun ve sinmiş durumdalar.
Muhalefet ne yazık ki gelecek hesabıyla halka gidiyor, dert dinliyor ve kendi geleceklerinin ikbali için yapacaklarını anlatıyor ancak bu arada ülkede DERİN güçler bile isteye her şeyi yok ediyorlar.
Diplomasız olduğu iddia edilen Tek Adam, “Ben ekonomistim, ekonominin kitabını yazdım… ” diye şaka üstüne soğuk şakalar yapıyor.
O konuştukça paramız itibarsızlaşıyor ve yabancı paralar zirve üstüne zir ve yapıyor.
Dolar şu an 12 Lirayı gördü.
Bu gidişle kuru ekmeğe bile muhtaç olunacak.
Eski gücü olmayan, güven kaybetmiş ve artık ciddiye alınmayın Tek Adam, iyice şaşırıyor.
Laik Bir Cumhuriyette görev yaptığını unutup veya bile isteye ekonomiyi kendi dini anlayışına (şeriata) göre yorumlayarak saçmalıyor.
Düşünüyorum 20 yıldır ülke yöneten ve artık sorumsuz ama sınırsız bir güce sahip bir insan neden böyle davranır?
Asla cehaletten veya iş bilmezlikten kaynaklandığını düşünmüyorum.
Hiç kimsede böyle düşünmesin.
Bu durum çok DERİN…
Bu yoksulluklarda çok derin….
Aksi olsa bu soyguna ve bu yolsuzluklara halka yapılan haksızlıklara izin verilir mi?
Sevgili Dostlar, bıkıp usanmadan bu sorulara yanıt bulmak zorundayız:
Her dakika ve hepsine sürekli soralım, “”Mafyadan 10 bin dolar alan siyasetçi kim?
Ülkemi yönetenler, adalet ve iç işleri bakanları yanıt verin, “yurduma tonlarca kokain kime geliyordu?”
Tek Adam, keyfiniz istediği için usulsüzce verilen, yancınız ve maliye bakanının da sustuğu bu soruya yanıt verin.
“Demirören, çiftçinin bankası olan Ziraat Bankasından aldığı krediyi niye geri ödemiyor ve neden işlem yapılmıyor?
15 Temmuz için toplanan paralar nerede?
Neden doymak bilmiyorsunuz? Şehitleri bile istismar edenlere kim güvenebilir?
Gri pasaportlu insan kaçakçıları neredeler? İktidar böyle kirli işler yapar mı, karanlığa yelken açar mı?
“128 milyar dolar nerede?” diye sormak bana göre eksik ve yetersiz…
“Damadın hazinenin başında olduğu dönemde halkın geleceğinin parası ve birikimi olan 128 milyar dolar kimlere ve kur kaç liradan satıldı” diye sormak zorundayız.
Çünkü Ekonomist (!) olduğunu söyleyen Tek Adam Şahsın Devleti, halkı açlığa, yokluğa ve çocuklarımızı geleceksiz bırakıp ülkeyi iflasa hatta sömürgeye çeviren kur artışlarına bilerek sebep olmaktadır.
Bu koşularda soruyorum herkese “Halkı perişan eden, akıl almayan bu uygulamalarda DERİN ilişkiler yok mudur?”
Ülke tarihinin en akıl almaz en vicdansızca ve alenen sorumsuzca yapılan soygununu yaşanmaktadır.
İktidara bu koşullarda tüm güven yok olmuştur.
Bu tür uygulamalar tarih boyu tüm dikta rejimlerinde denenmiş ama sonunda hepsi iflas etmiştir.
Bu arada olan halkın parasına, ülkenin birikimlerine ve saygınlığına olmuştur.
Şimdi herkes Derin- Derin düşünsün bakalım.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.” dedi.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>