Haberde Bursa

Ahmet Koçak Yazdı; 2. SAKINCALI PİYADE AHMET İLBAŞ İLE SÖYLEŞİ (1)

27.11.2022
977

Köşe yazarımız Ahmet Koçak saklı bir geçmişi ortaya çıkardı. Koçak;

“Ahmet İlbaş, Yozgat/Çandır’da doğdu. İlkokul öğretmenliğinden sonra eğitimine devam etti. Türk Dili Edebiyatı öğretmenliğinden emekli oldu.

Yaklaşık on beş yıldır tanışıyoruz Sayın İlbaş’la. Bana ısınması kara trenin yol alması misali yavaş yavaş oldu. “Hemşerinmiş” dediler; “dur bakalım nasıl bir adam? Yozgatlı olması, adaş olması, meslektaş olması benim için yeterli bir kıstas değil. Hatta kötü bir kıstas da sayılabilir. Isınmam uzun zaman alır. Balıklama dalmayacak kadar kazık yedim” deyip beni on yıl gözetim altında tuttu. Son beş yıldır yakın arkadaş olduk (olduk mu?). O, çetin siyasi çalkantılardan dolayı yoğurdu üfleyerek yiyenlerden olmuş. Sonra bana ısındı kalabalık dostlarının arasına kattı. Bu girişten sonra ne kadar takılsam, ne yazsam katlanır artık. Şimdi başlayayım;

Profilinde paylaştığı resimlerine baktım ben hiç birinde yokum. Bunu bir kenara not ettim! Siyasi partilerde, derneklerde, toplumsal eylemlerde, dost buluşmalarında birlikte bulunduk. Arkadaş grubu içinde paylaştığım bir yazımda kendisi hakkında şöyle yazmışım yıllar önce;

“AHMET İLBAŞ: Yüce rabbim kendisini ilbaşı olmak muradıyla yaratmış olsa da O, bu muradı hiç aday olmayarak gerçekleştirememiş, öğretmen olmuştur. Yozgat’tan ender çıkan solculardandır. “Yozgat hep sağcı olarak bilinir ama çıkarsa da Ahmet İlbaş gibi sağlam solcu çıkar.” diyenlere tebessümle bakar, alçak gönüllü oluşundan dolayı bu konuyu açan olursa, kapatmaya çalışır. O, Bozok Yaylası’nın kahraman bir evladıdır.

Toplantılara sessizce katılır; masanın solunda – özellikle başkana uzak– her zamanki yerine oturur. Konuşmacıları dinlerken göbeğine bağladığı ellerinin üzerinden yere doğru bakar. Karşısında oturanlar uyuyor sanıp seslerini yükselterek uyandırmak isteseler de o pozisyonunu hiç bozmadan dinlemeye devam eder. Katiyen söz kesmez, söz verilene kadar sabırla bekler.

“Evet, Sayın İlbaş sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir? Lütfederseniz öğrenmek isteriz” sözü ile ellerini (dosyası olmadığından) çözüp masa üzerine koyar. Kısık sesle ve yavaş tempoda konuşmaya başlar (Yine kara tren gibi); “başlarda yavaş ama ilerde hızlanır nasıl olsa” diye düşünenler yanılırlar. Aynı tempoda devam eder konuşmasına. Bir esnaf bana: ”Siz Yozgatlı mısınız?” diye sormuştu. Ben de: “Nereden anladın Yozgatlı olduğumu? “diye sorduğumda beni çok şaşırtan bir yanıt vermiş; “Yozgatlılar yavaş tempoda konuşurlar.” demiş, beni çok şaşırtmıştı. Ahmet Bey’i dinledikten sonra o esnafın tezinin doğru olduğuna inandım.

Herkes onun şiir tadında kısa konuşmasını dikkatle dinler. Konuşmasını bitirince teşekkür ederek bıyıksız üst dudağını alt dudağına bitiştirip, dinleme pozisyonuna tekrar geçer.

Kendisi hakkında yukarıdaki yazımı okuyup okumadığını sorduğumda: “Okudum. Güzel olmuş. Güldüm” demişti. Sen, o kadar dilini çıkara çıkara adamı yaz; şu verdiği yanıta bak! Davranışları da sözleri gibi sade ve abartısızdır.

Yazdığı, kitaplaştıramadığı çok şiiri vardır. Yakın arkadaşları “kitapsız ozan” diye takılırlar. Ben henüz o seviyeye gelemedim. Şiirden pek anlamam da, onun şiirlerini anlamak için çok çabalarım. Hatta on yıl önce yazdığı şiirlerini hâlen anlamaya çalışmakla uğraşırım. Kendisine söylediğimde yine abartısız güler, geçer. Bu konuda yalnız olmadığımı aşağıdaki şiiri ve şiire yapılan yorumla anladım;

Penceremiz, kapımız,

Açıktı ardına kadar;

Güneş, tüm ışıklarıyla,

Aydınlığıyla girsin diye…

Masala değişirdik tüm kaygılarımızı

Ve masal dünyayı bulmanın düşlerindeydik,

Biz, o masalın çocuklarıydık…”

Erkin Yuna:

“sevgili abicim şiirin devamı var mı biraz eksik geldi sanırım..”

Ahmet İlbas:

Erkin Yuna, uzatıp insanları sıkmayım dedim. Selamlar ve sevgiler…”

Ucu açık bıraktığı şiirini anlama yükünü daha çok okuyanlara yüklemesini düşünmekte yalnız değilim demek ki…

Sanat Tv’de Fehmi Enginalp’inmoderatörlüğünde Eğitimci-Yazar Rahmi Dede ile katıldığı bir söyleşisini izledim. Altına aşağıdaki yorumu yazdım;

Ahmet Koçak

Üç bıyıksız eğitimcinin söyleşisini bıyıklı bir eğitimci olarak keyifle izledim. İki yıl önce kitap hazırlığım var demişsiniz Ahmet Bey. Bu hazırlığınız hala devam ediyor biliyorum. Bir on yıl daha devam eder sanıyorum.  Armudun sapı, üzümün çöpü diyen kızlar evde kalırlar ya, siz de fazla ince eleyip sık dokurken kitapsız(ben de takıldım işte )  kalacaksınız. Fehmi beyin dediği gibi herkes yazdığı karalamaları bile kitaplaştırıp kitaplı şair oldular. Programı izlerken Ahmet İlbaş’la bir söyleşi yapmayı çekti canım nedense? Davetimi cümle âlem duysun diye telefonla değil buradan yapmak istedim. Olabilir mi?

Her zamanki sadeliğiyle yanıt vermiş;

Ahmet İlbas

“Olur, Ahmet Öğretmenim, hem görüşmüş oluruz. Mutlu olurum. Uygun bir zamanda görüşelim. Haberleşiriz. Selamlar ve sevgiler…”(Devam edecek)

ahmet.kocak16@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

>